Kurtuluş savaşından ders al(ama)mak
Söylenecek çok şey var. Uzun yazarsam okunmaz, kısa tutacağım.
Kurtuluş savaşında bu toprakların insanına düşman olanlar her şeyi hesaplamışlardı.
Kağnı, asla kamyonu geçemezdi.
Yanıldılar.
Hesaplayamadıkları bir şeyler vardı.
Batı ülkelerinin politikalarını sevmem, ama sahip oldukları kültürde çok taktir ettiğim bir nokta vardır; önce düşünürler, sonra harekete geçerler, sonra bir kere daha düşünürler.
Maalesef, bizim kazandığımız kurtuluş savaşımızdan onlar da kendi payına bir şeyler kazandı, hem de bizim bu güne kadar kazanmak bir yana; gözümüzden uzaklaştırılan şeyler.
Bu toprakların insanlarını kendi halkları gibi düşündüler. 'Ordu fakir, yenilir' dediler; halk varını yoğunu verdi.
'Bir kaç tanesi ölünce kaçarlar, pes ederler' dediler; yüzbinler sayısınca şehit verdik yine pes etmedik.
'İçlerinde çeşit çeşit millet var, birbirlerini boğar bunlar' dediler; Anadolu'nun her yanından gelen insanların omuz omuza aynı siperde savaşacaklarını bilemediler. Onları bir arada tutabilecek 'harcı' çok hafife aldılar.
'Gölgesinden bile korkan bir padişahları var, liderleri yok' dediler; bu halk kendi içinden bir Mustafa Kemal çıkardı.
Kurtuluş savaşından sonra biz canımızı geri aldık, onlar da derslerini.
Allah kahretsin ki çalıştılar. Bu sefer aldıkları derse çalışıp geldiler.
Şimdi söyleyin; Allah korusun da, hiç olmasın öyle günler. Ama yine de oldu diyelim.
Bu gün olsaydı kurtuluş savaşı, yine meydanlara bağış toplayan masalar kurulsaydı genç kızlar çeyizlerini, analar kollarındaki bilezikleri, fakiri ayağındaki çorabı çıkarır verir miydi o günkü gibi?
Öyle bir bağış masası görseniz birileri 'Deniz Feneri,Kızılay yolsuzluğu, kurban bayramı dolandırıcılığı' nı kulağınıza fısıldamaz mıydı sizce ?
Çanakkale de şehitler verilmeye başladığında 'kim buranın komutanı, bu nasıl beceriksizlik, çocuklarımızı kimlere emanet ediyoruz' diye sorgulayan birileri çıkarmıydı acaba?
Bu gün olsaydı o savaş, Türk ve Kürt aynı siperde ellerinde silah ile birbirlerine değilde düşmana kurşun sıkabilirlermiydi?
Orduya o günlerde duyulan güvenin, inancın yüzde kaçı var bu gün?
'Harç' dedik, o günkü 'müslüman'lar ile bu günkü 'müslüman' lar arasında ne kadar birliktelik, dayanışma farkı var?
Sahi, 'müslüman' kelimesi vurgulandığında sizin de aklınıza 'yahu adam namazını kılıyor ama her türlü fesatlık onda' dan tutun; sakallı sarıklı hocalara kadar türlü türlü 'iticilikler' gözünüzün önüne geliyor mu?
Ve en önemlisi; bu gün gelseydi Mustafa Kemal, bu halkın ne kadarlık bir kısmı onu 'sahte' bir 'lider' den ayırt edebilirdi?
Bahse varım, 'yarısı' ayırt edemezdi.
_______
Üzgünüm, kısa olsun da okunsun demiştim ama tutamadım kendimi. Yazsam sayfalar dolusu 'üzüntü' var içimde.
Susuyorum.
_______