Branda konusunda bende çok önyargılı ve negatifim.. Rahmetli Dedem arabasını, benim puntişimi sevdiğimden çok daha fazla severdi. Arabayı her akşam geldiğinde örter, her sabah da üşenmeden brandasını çıkarırdı, üstelik elinde bastonuyla Sonra baktı ki artık bu eğil-kalk egzersizine dermanı yok, evin bahçesine kendi usulumüzce bir kapalı garaj yaptık (ıvır-zıvır malzemeden) Tabii bu olay Ayvalık' da gerçekleştiğinden kimse "Kardeşim napıyosun sen bahçemize??" dememişti.. Şimdi zaman zaman düşünmüyor değilim, şöyle 13 katlı binamın dibine kendimce bir garaj yapmayı :p Bence branda hem araca zararlı, hem de günlük kullanım da çok yorucu bir yöntem.. En güzeli kapalı garaj, hem böylece yan taraftaki araçtan gelebilecek vahşi kapı darbeleri de önlenmiş oluyor.. Gerçi bu koca şehirde bırakın kapalıyı, normal otopark yeri bulmak bile dert malesef....