OAGP1960 Nickli Üyeden Alıntı
Değerli kardeşim, Renault firması, otomotiv endüstrisinin en önemli sunum arenalarından biri olan F1 yarış organizasyonunda elde etmiş olduğu üstün başarılarla kendini fazlasıyla kanıtlamış bir firma olup, kesinlikle sizin belirttiğinizin aksine gerçekten de dünyanın en iyi firmalarından biridir, bunu ayrıca tüm dünya sathındaki satış başarıları ile de kanıtlamıştır, bu tespit, kesinikle doğrudur. Turbolu araçların geçmişi de tam belirttiğinizin aksine çok eski olup, turboşarj teknolojisi ilk olarak 1961’de Oldsmobil F85 aracı üzerinde test edilip, 1962’de de seri olarak üretilerek piyasaya sunulmuştur. Yani, turboşarj teknoljisinin ‘’otomobillere’’ uygulanma tarihi 53 yıllıktır. Turboşarjlı araçların aynı hacimde ve HP de olan atmosferik araçlara göre yakıt ekonomisi, hem de daha düşük karbondioksit salınımı (emisyon) ve çok daha fazla tork sağlamak kaydıyla ''en az'' %20 lere varmakta, bu oran turbodizel araçlarda ise %60 lara kadar uzanmaktadır. Bu gerçek verilerin ışığında, halen atmosferik araçları tercih edeceğinizi söylemeniz anlaşılır olmaktan çok uzaktır. Honda firmasının varsaydığınız şekilde diğer firmaların turboşarjlı üretimlerinden daha üstün turboşarjlı motor üretimi yapacağı görüşü, henüz bu firma tarafından seri üretim yapılmadığı gerçeğiyle, kabul görmesi mümkün olmayan bir bakış açısıdır. Boxer motorlar ise, bugüne dek özellikle VW, Porsche, Subaru Tecnica International gibi kalburüstü firmalar tarafından üstün başarı ile üretilerek kendini kanıtlamış bir teknoloji ürünü olup, size kendi eski aracım olan stock olarak 137HP gücündeki Alfa Romeo 33 1,7 16V örneğini vermiştim. Şunu belirtmek isterim ki, asla araçlar hakkında belli bir firmayı düşünerek değil, teknolojik açıdan objektif olarak değerlendirme yaptığıma inanıyorum. Modifiye dünyasında , her firmanın araçları uygulamakta oldukları endüstriyel teknolojiye göre layık oldukları yeri almaktadırlar. Bu nedenle bu konuda daha global bir bakış açısı gerekmekte olduğunu da belirtmek isterim. Tüm firmaların resmi olarak belirlenmiş ticari normlara göre yedek parça sağlama süreleri standardize edilmiş olup, bu süre 10 yıldır ve tabiki her firma kendi imkanları ölçüsünde ‘’zorunluluk olmaksızın’’ bu süreyi kendince uzatabilir. Atmosferik beslemeli Fıat araçlarının, motor iç yapısı değiştirilmeksizin extra turbo uygulaması ile turbo model ve ebadına göre 1,5 bar peak basınçlara kadar çıkabildiğine dair birçok örnek biliyorum. Burada belirtmek isterimki, tüm konuşmakta olduğumuz konularda sizi gayet iyi anladığımdan hiç şüphem yoktur. Araçlar yaşlandıkça, yakıt ekonomisi ile daha fazla verimlilik sağlaması ve motor yıpranma payının düşük kalması nedeniyle, yine denge turboşarjlı araçlar lehine dönmektedir. Araçları karşılaştırırken, aynı klasman çizgisindeki araçları karşılaştırmak gerektiğinden söz ettim, asla çapraz karşılaştırma yapmamak gerektiği de buradan açık bir şekilde anlaşılmaktadır. Alfa Romeo’nun başka bir firmaya satışı da şu anda gündemde olan bir konu değil, olsa dahi tabiki her zaman layık olduğu değeri vermek hepimizin prensibi olmalıdır. Fıat’ın çatısı altında topladığı firmaların satın alınma tarihleri arasında bahsetmiş olduğunuz Ferrari F1 takımı olan Scuderia Ferrari’nin ait olduğu firmanın kontrolünde olduğu gerçeğinin en güzel kanıtı, Ferrari F1 araçlarının burnundaki ‘’FIAT’’ logosudur. Fıat’ın dünyaca değer kazanmış olan bahsetmekte olduğumuz süper firmaları satın almasının, ülkemizde ulaşmış olduğu ticari kazançla hiç ilgisi yoktur, bu başarıyı tüm dünyada yıllarca üretip kabul ettirdiği kalite sonucunda kazanmış olduğu finansal güç ile sağlamıştır ve de tabiki takdire değer bir şekilde tüm kullanıcıların istifadesine sunmuştur. Bu nedenle, aynı çizgide olmak kaydıyla bu markalar, karşılıklı olarak kıyaslanıp değerlendirilebilirler. Bahsettiğiniz şekildeki ‘’orta sınıf tüketici-yüksek fiyat’’ kriterinin oldukça belirgin bir çelişki olduğunu vurgularken, yine bu konunun dünya standardlarında düşünülmesi gereken bir konu olduğunu hatırlatır ve size 1990 Fıat Tipo 1,8 ie 16V 136 HP ve tekrar 1990 Alfa Romeo 33 1,7 16V boxer 137 HP örneklerini de belirtmek isterim. Yine kompetisyon konusundaki günlük yaşama dair gözlemler niteliğinde, ben de size bahsetmiş olduğunuzun tam aksine, HGT’nin açık ara üstünlük kurduğu birçok örnekler olduğunu söyleyebilirim. Dolayısıyla, bahsetmiş olduğunuz konularla tam bir ilgi kapsamında paylaşımlarda bulunduğumdan son derece eminim ve sizi gayet iyi anladığımı düşünmekteyim. Honda’nın McLaren için üreteceğini belirttiğiniz motorların başarısı da, ancak bu proje gerçekleştikten sonraki sonuçlara bakılarak değerlendirilmelidir ve maalesef Rover’ın motorsporları arenasında adı ise hiç geçmemektedir. Fıat markalı araçları, verdiğim örneklerden de anlaşılacağı üzere bahsetmekte olduğunuz marka araçlarla rahatlıkla kıyaslayabiliriz fakat, ayrıca da bu firmanın bahsetmekte olduğumuz tüm süper otomobil kategorisindeki markaların ticari haklarının sahibi olduğu gerçeğini de asla göz ardı edemeyiz. Bahsedilen diğer markalarda ise durum bunun tam tersidir, sanırım bu dahi, önemli bir fark arzetmektedir. İşte bu nedenle, konuyu farklı bir açıdan değerlendirdiğim şeklindeki görüşünüz hiçbir gerekçe ile doğru kabul edilemez. Eski yıllara ait üretim konumunda olan kupon otomobil modelleri için de yine dünya standardları geçerlidir, her marka ve model aracın kendine göre belli bir alıcı kitlesi olduğu gerçeğinden hareketle, bu konun da belli bir marka ve modele mal edilemeyecek bir olgu konumunda değerlendirilmesi gerektiğini de belirmek isterim.
Otomobil kültürü konusundaki şahsımla ilgili takdirinize burada ayrıca ben de teşekkür ederken, buradaki paylaşımlarımı öncelikle yerli ve yabancı teknik yayınlardan, ikincil olarak da kendi pratik gözlem, araştırma ve tecrübelerimden yola çıkarak objektif ve tarafsız bir düşünce ile yapmakta olduğuma dair inancımı da belirtmeliyim. Motor teknolojisi ve global anlamda kabul edilirlik konusunda, diğer kriterlerden önce endüstriyel üretim geçmişi, yani, firmaların yaşı birinci derecede geçerli olduğu için, kıyaslanamayacak şekilde gerçekler ortada iken, yine sizin görüşlerinize maalesef katılamayacağım. Tabiki, yıllara dayanan bir akademik geçmişi olan bendeniz, tüm konuları araştırmaya dayalı gerçekleri objektif bir şekilde ortaya koymak felsefesine sahip birisi olarak belirtmeliyimki, hiçbir zaman forum paylaşımlarında negatif duygulara yer yoktur, pozitif düşünce ve gerçeklere yer vardır ve tabiki herkesin kendine özgü düşünceleri olabilir. Paylaşımlarınızı dikkatle okuyup değerlendirmeye çalıştım, ben de size teşekkür eder, sevdiğiniz ve istediğiniz marka ve model araçlarla mutlu ve keyifli sürüşler dilerim değerli kardeşim. :)