İnsanlar devrim diye sokağa dökülmediler.
Birkaç genç Gezi Parkı'na dokunulmasın diye protesto yaptı ve onlara polisin kullandığı aşırı güç yüzünden bu olaylar başladı. Evet, birden bire bir patlama oldu çünkü başbakan artık halkın bir bölümünün onurunu kıracak hakaretler etmeye başlamıştı. "İki ayyaşın yaptığı yasa", "Sabah akşam içen gençlik istemiyoruz" vs. vs.
İnsanlar bunlara tabii ki gösterir. Tabii ki bir yerden sonra patlar.
Olaylar büyümeye başladıktan sonra haddini aşan açıklamalar, halkı ikiye bölmek için yapılan konuşmalar, devlet kaynakları ile başlatılan seçim mitingleri, polisin giderek artan ve artık zıvadan çıkan şiddeti...
Cumartesi günü karanfil eyleminde yine Taksim'deydim. İnsanlar geri çekilirken, polise küfür, müdahele,direnme yokken anlamsız bir müdahele başladı. Öyle bir şiddet vardı ki, 3-4 polis yanımda arkası dönük kaçmaya çalışan bir genci yakaladı ve biri elindeki kalkanı ile döverken diğerleri copla, tekmeyle dövüyorlardı. Benzer bir muamele bir genç kıza yapıldı. Buna benzer onlarca olaya bizzat şahit oldum.
Cumartesi günü örgüt bayrağı, hatta parti bayrağı dahi yoktu.
Bu olayların bu noktaya gelmesinin sorumlusu başta başbakan sonra da insanlık dışı bir şiddet uygulayan çevik kuvvettir.
Gelelim diğer konulara:
Bu eylemde niye solun lideri yok? Türkiye'de sol yok ki lideri olsun. Kaldı ki meydandaki gençler partileri özellikle istemiyor. Bu eylemlerin halka ait olmasını, kimse tarafından sahiplenilmemesini istiyorlar.
Gezi Parkı halkın sembolü olsun derken yapılış amacına değil, bu olaylara, ölen, yaralanan, sakatlanan, gözünü kaybeden insanlara gönderme yapılıyor.
Başbakan ölsün diyen kimseyi ne gördüm ne duydum. Duyana da rastlamadım.
Bu kadar insanın arasında tabii ki marjinal fikirleri olan insanlar vardır, birisi böyle gerizekalıca birşey söylemiş olabilir.
Ama ne o fikirler ne teröristler bu eylemlerin sahipleri değildir. Zaten eylemin asıl sahibi olan halk tarafından bunlar dışlanmış, Gezi Parkı günlerinde parkın dışına itilmiştir.
İstemeyen tabii ki sokağa inmesin, tencere tava vurmasın.
Ama tek taraflı yayın yapan televizyonu ve gazeteleri takip ederek bu insanların yakıp yıkan, etrafı yağmalayan insanlar olduğuna inanmayın.
Siz istediğinizi düşünün. Zaten siz istediğinizi düşünesiniz diye bu mücadele veriliyor. Zaten düşünüyoruz diyeceksiniz.
Aslında düşünemiyoruz. Düşünemediğimiz için haklarında bir suçlama olmayan gazeteciler, yazarlar yıllardır hapiste...
Her ne kadar hükümet istifa diye bağırsak da, istifa etmeyeceğini gayet iyi biliyoruz ve amaç bu değil aslında. Temenni diyelim![]()
Asıl amaç giderek polis devletine dönüşmemek, tepedeki 1 kişinin istediği gibi at koşturmaması, "diğer" %50'nin ezilmemesi, yargıdaki müdahelenin kalkması, yaşam tarzılarımıza yapılan müdahelenin her geçen gün artması, demokratik taleplerin iktidar ve polis şiddeti ile engellenmesinin önüne geçmek...
Yer imleri