@femoli
helekopterli dizi mavi şimşek olmasın deli gibi izlerdim :D görünmezlik modu :cool:
buldum buldum hava kurdu (airwolf) :)
Printable View
@femoli
helekopterli dizi mavi şimşek olmasın deli gibi izlerdim :D görünmezlik modu :cool:
buldum buldum hava kurdu (airwolf) :)
Sesisizlik modu olması lazım onun:) Görünmez adam diye başka bir dizi vardı.
Eski karaşimşek daha güzeldi. 1982 model - 3.nesil Pontiac Trans-Am. Geçen yıl sahibinden com da 12bin tl civarında vardı mavisi ama... :)
Abi benim favorim Reha Muhtardı o show tv. nin müziğini müziğini pek çözemezdim ama :D
Birde şirinlerde bir söz vardı ''uslu bir çocuk olursanız belki şirinleri bile görebilirsiniz'' :)
ilk okula giderken prensip edindiğim bir sözdür :D
Show tv arasıra yine veriyor o jeneriği :)
çizgi film dedinizde
red kit in rintintini
daltonların avareli
şirinlerin gargameli
Benim de aklıma şimdi Saadettin Teksoy geldi :D
hadi birazda çocukluğumuzun arabalarına gidelim
renault 12 tsw mesala
yada murat 124
yok yok yada pejo 405
münübüslerdende feka =))))))
renault R12
ford taunus
opel kadett
renault broadway...
Mogu mogu diye bir çizgi film vardı hatırlayan varmı uçan kaz :)
Mogu moguuuuuu, bunu da hatırlıyor gibiyim :)
Peki o zaman size sizin hatırlamadığınız 80 lerin dizilerinden sorayım bakalım kim hatırlayacak.
-Morg ve Mindy: Başrolü Robin Williams oynuyordu. Uzaydan gelmiş bir adam rölündeydi hani morg morg diye gülüyordu.
-Kung Fu: Başrolünü Davit Carradine oynuyordu. Amerikada gezinen bir şaolin rahibi idi çekirge.
-Flipper: Her dizide insanları kötülerden koruyan yunus tu.
- Küçük Ev: Dizide Amerikan çiftçi ailesinin hikayeleri anlatılıyordu. Evin küçük kızı loura mı neydi.
-Komiser Colombo: Başrolü Peter Falk oynuyordu.
-Sahil Güvenlik: Hepsi kırmızı mayo giymiş sahil koruma takımı. Başrolde David Hasselhof oynuyordu. Sonraki yıllarda dizide oynayan kızların hepsi sapıtmıştı.
-Tutti Furitti: Gece yarısı +18 dizisi millet dalga geçerdi tuttu fırlattı diye.
-Barış Manço ile 7 den 77 ye: Hatırlamanız lazım bence.
-Görevimiz Tehlike: Beyaz saçlı bir ağa babaları vardı 5 saniye sonra kendi kendini yokedecek hikayesi ile ünlü.
-Güzel ve Çirkin: Aslan adam Vincent vardı. Zavallı bir kadını seviyordu fakat bir türlü kavuşamıyorlardı.
-Alf: Uzaydan gelmiş karıncayiyen e benziyen bir tipti. Ha bire tıkınırdı ne bulsa yerdi hıyar.
-Captan Kusto: Adam bize dünyayı gezdirdi. Su altı dünyasını yakından tanıttı. Sonradan tatlı su ile tuzlu suyun karışmadığı ve yüce Kuran da adının geçtiği yeri kendi gözleriyle görüp müslüman olmuştu.
-Benny Hıll Show: Bu adam benim en sevdiğim komedyenlerden. Heyecanla pazar gününün gelmesini beklerdim. Her komedisinde kendi kızlara sarkıyordu dayağı yanındaki yaşlı adam yiyiyordu.
-Mavi Ay: Bir dedektiflik bürosu. Başrolde Bruce Willis oynuyordu.
-Mac Gyver: Halen tekrarları TNT de oynuyor gece yarısı.
Daha aklıma gelen birsürü şey, Robin Hood, Ziyaretçiler, Cosby Ailesi, Miami Vice, Hava kurdu (sessiz helikopter), Webster (ufak fındık kadar ukala bir zenci çocuk), A Takımı (hani iri yarı bir zenci olan 5 kişilik dedektiflik çetesi)
Hala hepsi aklımda ve bu saydıklarım kadar da sayamadıklarım var.
Ya ben adım gibi eminim hava kurdu yada başka bir film di ama ismi mavi şimşekmiydi mavi yıldırımmıydı neydi :)
Ne zaman gelirseniz kapımız açık Serdar abi. Sizi ve ablamızı misafir etmekten mutlu oluruz.
Uçan kaz Nell :) Pazar sabahının vazgeçilmezi.
Küçük evi hayal meyal hatırlıyorum. Komiser colombo, sahil güvenlik, Barış Manço ile 7'den 77'ye, Mavi ay, ALF, Mac Gyver, Benny Hıll Show bunları gayet iyi hatırlıyorum.
Birde unutamadığım TRT kanallrından sonra ilk defa özel bir TV olan magic box'un (bugünkü adıyla STAR TV)yayına girdiği gün. Yayın ha geldi ha gelecek diye TV başında saatlerce beklemiştik. :)
Evet nell :D
Baldiyos diye voltran tarzı bir çizgi film daha vardı ..neler seyretmişiz neler .. tele tabies diye çocukları zehirleyen sinir olduğum bir yapımda vardı ıyyyyy :S
Las*** vardı bide :)
ÇOCUKLUĞUMUZDA...
Bizim çocukluğumuzda annelerimiz çalışmazdı. Okuldan eve geldiğimde boynumdaki anahtarla kapıyı hiç açmadım. Hatta Babanım bile anahtarı yoktu. An nem evimizin bir parçası gibiydi, hep evdeydi. Her yere birlikte giderdik, zaten öyle çok da gidilecek bir yer yoktu ki...
En büyük eğlencemiz sokaklarda oynamaktı. Sokakta oynamak diye bir kavram vardı yani. Kafelerde, alış veriş merkezlerinde buluşmazdık. Okula arkadaşlarımızla gider, birlikte çıkar, oynaya, zıplaya yürüyerek gelirdik. Servis falan yoktu. Ayakkabılarımız eskirdi. Hatta öy le olurdu ki; çantalarımızı kaldırımlara koyar oyuna bile dalardık. Annelerimiz bu durumu bildiklerinden kardeşlerimizle bizlere ekmek arası bir şeyler hazırlar gönderirdi.
Mahallemizdeki teyzeler Annemiz gibiydi. Susayınca girer evlerine su içerdik. Ya da pencereden bize bir sürahi bir bardak uzatırlar, hepimiz aynı bardaktan kana kana içerdik. Kısacacı evine gidip gelen (...ki;sadece çişi gelen giderdi evine)elinde mutlaka yiyecekle dönerdi. Anneleri o arada çocuğuna verdiği şeyden bizlere de gönderirdi. Bu bazen bir kurabiye, bazen bir meyve olurdu.
Cebimizde harçlığımız olduğunda düşmesin diye çıkarır çantamızın üstüne koyar oyun bitince geri alırdık. Çok garip ama kimse almazdı. Sokaklarımız evim iz kadar güvenli idi. Düşünce kaldırırlar, kavga edince barıştırırlardı bizi...
Polisler gelmezdi kavgalarımıza, zabıtlar tutulmazdı. Sonra kavgalarımız da öyle ustura, falçata ile olmaz,onlar nedir bilmezdik bile, asla kanla falan da bitmezdi, en fazla saçlarımızdan çeker, hayvan adları sayar, tekme atar, yine oyuna dalardık. Birbirimizin suyundan içer, elmasına diş atardık. Misket oynamaktan parmaklarımız kanar yine de mikrop kapmazdık. Azar işitip, acillere taşınmazdık. Düşerdik ekmek çiğner basarlardı alnımıza, oyuna devam ederdik. Röntgenlere, ultrasonlara girmezdik.
Ben bizim çocukluğumuzu çok özledim. Sokaklarımız ruhsuzlaştı sanki. Komşumu tanımıyorum ama evinin camında, temizliğe gelen kadı nı haftada bir görür kolay gelsin der konuşurum.
Onun dışında orada kim oturur hiç bilmem. Evimizi kendimiz temizlerdik, kapı silmece; bilmem kaç kuruş hepimizin elinde bezler güle oynaya bitirirdik işleri. Evlerimiz var, içinde yaşayan yok. Parklarımız var, içinde oynayan çocuk yok. Ama her yıl sökülüp yenilenen kaldırımlar, lüks binalar, ışıl ışıl vitrinler, girip çıkan yapay insanlar... Ruh yok, buz gibi buz, bu biz değiliz...
Tahta iskemlelerimizde oturan yaşlılarımız, onlara dede, nene diye hatırını soran çocuklarımız yok oldu. Ben kapılarında 'vale'lerin, 'bady'lerin beklediği yerlerden hep korkmuş çekinmişimdir. Kapısını çarparak örtüyor diye çocuğuna kızıp, taksitini bitiremediği arabanın anahtarını, hiç tanımadığı birine vermek ters gelir bana. Benim değildir bu kültür.
Ne ruhuma, ne kültürüme ne de cüzdanıma hitap eder…
Nedir bunlar? Reklamlarla desteklenen beyni, ruhu ele geçirilmiş insanlar olduk. Birbirimize yabancı, yalnızlıklarımızla yaşar olduk. İyi de neden böyle olduk ? Biz mi istemiştik? Yoksa birileri mi böyle istedi…? 'Her toplum hakettiği gibi yöne tilir' derler ya, hakettiği gibi de yaşar diyelim mi? Kim yazmış bilmiyorum.
gerçekten güzel paylaşım yazılan şeyler bizim çocukluğumuzda da vardı.
ama şuan olmasını isteyeceğim şey ekmek çiğneme olayı dünkü nöbette kaç tane düşme olayı geldi bilmiyorum artık
okurken gözlerim doldu
kim yazdıysa hakikaten harika yazmış
biz yaşadık ama bizim çocuklarımız yaşayamayacak
Cumartesi günleri zaten tek kanal olan TRT de sabah cumartesinden cumartesiye programı , sonrasında çizgifilm kuşagı votran he-man vs vs vs sonrasında karaşimşek...
pazar akşamları bizimkiler...
Sokaklarda araba çarpma riski şimdikine göre cooook coook azdı çünkü bu kadar araç yoktu...saatte bir araba gecen sokakta rahat rahat top oynardık..Denizin de yazdıgı gibi su içme olayını mahallede herkesten yapabiliyorduk sadece hacetimizi gidermek için eve giderdik...
Hey gidi günler heeyyy...
Kimden istesek bı bardak su verırdı.Bazende acıkmıssınızdır dıye keklerı elımıze tutusturup fulbol bacı yaparken yerdık..Kavga ederdık ama küslüğümüz 5 dk sürerdi...
Herkesin arabası yoktu olanlara biz bak bunlar zengin falan derdik...
valla çok güzel bi yazı olmuş, kendi 9 la 16 yaş aralığımı hatırladım.
3 aşa 5 yukarı hepsi uyuyor gerçekten..
Ama artık bilindiği gibi böyle şeyler daha yaşanmayacak.
Çünkü herşey artık sanal olmaya başlıyor.
çocukluğum son yıllarında counter strike diye bi oyun fursası vardı, her zaman alman kale , 9 aylık oynayan 4 arkadaş, cs ye sarınca topu mopu bırakmıştık.
1 lira bulsakta 1 saat oynasak dioduk :s
ben artık mahllerde oyun oynayan çoçuklar göremiyorum, çunku sokaklarımız artık oto yol gibi vızır vızır arabalar geçiyor, bunu gören ailelerde izin vermiyor haliyle. hey gidi günler hey, ben bunları azda yaşasam yinede güzeldi =) :/
Herkesın 1 yada ıkı pantolonu 1 ayakkabısı olurdu..
Kullanılamaz hale gelene kadar giyerdik elbıselerımızı...
Çorabımız delik diye cogu arkadasımızın evıne gıdemezdik...
1 top alabılmek için 20 kişiden para toplardık...
Eski şişe kolalar vardı içmeye doyamazdık...
O zaman bulnt ersy hala erkekti abartıyım bıraz:)
aslında bızım donemden bır kac kısıyı müzeye koymaları lazım bır nesıl vardı boyle cocukluk yasadılar dıye okul gezısınde müzeye gelen cocuklara gostermek ıcın.... ahhh aahhhh içim cız ettı valla paylasım ıcın tesekkurler.
Bizim çocukluğumuzun en lüks 2 şeyini yazayım.
1-Atari oynamak.bizim mahallede yeşim diye bi atari salonu vardı.paramız olsa da olmasa da oraya giderdik.oynayamazdık ama izlerdik.en sevdiğimi oyunlar:bi helikopter oyunu vardı,bi de şirinler.
2-Arkadaşlar arasında para toplayıp video filmi kiralamak.zaten topu topu bir kişinin evinde videosu vardı.o da en gıcık olan olurdu.film izlemek için adam seçerdi.''sen gel,sen gelme'' diye.
Super ya ilker..
Atari deme bana sırf o yuzden 1 ay bındıgım yenı bısıkletımı caldırmıstım..
Strett fıgter..oynamaktan bıde kadın soymaca örümcekler dolasırdı falan..
Ama bız serserıydık hep misinayla jeton atılan yere sokardık kredı kazanırdık..yakalanıncada bi ton dayak...
Bahcelide buyudum ben ankara ama misinalamadıgımız atarı salonu kalmamıstır...
Paylaşım çok güzel :)
ben de bikaç ekleme yapayım,
Mahallemizde yaşlı bi amca vardı her ay başında bi çuval sütlü simit alırdı fırından dağıta dağıta evine giderdi, Allah rahmet eylesin hala o taze simitlerin tadı damağımdadır ve tutmamaktadır diğerleri onların yerini.
İlik oynamak, gazoz kapağı biriktirmek, kar yağdığında cümbür cemaat tüm mahalle poşet, leğen, vb. bilimum alet edevatla kaymak, kukalı saklambaç, kiraza, cevize, duta dalmak ve daha neler neler...
Herşey giderek duygusunu yitiriyor, belki de herşeyi değil kendimizi suçlamalıyız. Şairin dediği gibi "değişen ben değilim, dönüşen savaş."
Ahhh AAAh Deniz nerden buldun yahu bunu ? Burnumun direği sızladı.Mahallade bir tek araba vardı ımpala o da alt komşu kenan abinin damalı taksisi...Sert çamaşır telinden araba yapar oynardık,saklambaç,körebe ve hatta evcilik oynardık.Yazık şimdiki çocuklar bunları bilmiyor.Mahallede sayılı evlerde televizyon vardı ve haftada üç gün yayın olurdu.Salı günleri komşuya tv yerli sinama seyretmeye giderdik.İstiklal marşı okunup bayrağı çekmeden kimse dağilmazdı.Aynı vizontele.Ama birçok şey temizdi,kapımızı kitlemeden yatardık.Gözlerim yaşardı be yaw...
Okula giderken defter ve kitaplar mutlaka kaplanırdı.Bir Lacivert birde Kırmızı kap kağıtlarımız vardı…
Sanki yazı geçmişle bu günümüzü kıyaslıyor.Ama zamanla her şey çok değişti,zamanla insanlarda değişti..
sevgili deniz.bu konu var ya böyle uzarrrrrrrrrrr gider.şimdi arkadaşlar yazdıkça aklımıza gelecek.zıldırzımba, komen bu oyunları bilirmisiniz?bazen gecelere kadar oynardık kimsede merak etmezdi nerde bu çocuk diye.tabi bizim çocukluğumuz bi gecekondu mahallesinde geçti.bi nevi komün gibi.mahallemizden yabancı birisi 2 3 kere geçtimi hemen bi soruşturmadan geçeri.ama dediğin gibi kapılar kilitli değildi.bir kavga falan olunca bütün mahalle girerdi.bi ev taşınacağı zaman bütün çocuklar yardım ederdi.hele birde kola varsa vay anam vay.
ìlker semt neresıydı bahsettıgın yıllarda
Bilyalı yapar kayardık asfaltta, kağıttan fişek yapıp borularla atardık(birde süslerdik elektrik bantlarıyla). Gazoz kapağı devri, misket devri, boru devri, bilyalı devri v.s. isimler verirdik. Yaz tatili boyunca her türlü oyunu oynardık.
Şimdi yaz geldiğinde bakıyorum da fazla çoluk çocuk yok nedense...