tüm yazacaklarım içinde olduğum sağlık sektöründen, basından, yetkin olduğu söylenen tıp doktorlarından edindiğim bilgilerdir. bilimsel kanıt veremem.
şeker hastalığı (diyabet) konusunda konuşurken ve düşünürken diyabetin 2 çeşidi olduğunu bilmek gerekir. tip1 ve tip2 diye adlandırılan 2 çeşit diyabet. tip1 diyabet insüline bağımlı bir yaşam demektir ve bunun genetik payı yüksek olabilir. tip2 ise genelde ileri yaşlarda görülmeye başlanan, beslenme bozukluğu sebebiyle vucut aletimizin ayarını bozmamızdan kaynaklanır. orta ve ileri yaşlarda çıkan tip2 diyabet uygun diyet ile yaşam kalitesini bozmadan yaşamamıza müsade eder.
bu genel bilgilerden sonra asıl konu olan şeker kullanımına gelirsek. günümüzde pancardan üretilen glikoz (şeker) dan daha fazla fruktoz bazlı (mısırdan elde edilen nişasta bazlı şeker) kullanılmakta ve üretilmektedir. özellikle endüstriyel gıda( aklınıza gelen tüm paketli-ambalajlı gıda ) maddelerinin hemen hepsinde bu fruktoz bazlı şeker kullanılmaktadır. peki glikoz ile fruktozun farkı nedir. fruktoz anlık ve çok hızlı kan şekerini arttırır ve hemen düşer, doyma hissi vermez, sık ve hızlı açlık hissi verir, sürekli hamburger-kola yiyip içebilirsiniz.
glikozda(pancar şekerinde) ise bu yeme kısır döngüsü yoktur denir.
günümüzde ileri yaşlarda görülen, uygun beslenme ve tedaviyle yaşam kalitesini bozmayan tip2 diyabet, 3-4 yaşlarındaki çocuklarda görülmeye başlamıştır. bunun suçlusu fruktoz bazlı şeker ile üretilen ürünler olduğu düşünülüyor. eskiden yenilen besinlerle 50-60 yaşlarında ancak bozabildiğimiz beden dengesi artık 3-4 yaşında bozuluyor. çünkü öncelikle gebelik ve emzirme döneminde anneler ve hemen ardından kendisi beslenebildiği andan itibaren yediği-içtiği fastfood,kola,bisküit,çikolata,cips ve daha aklınıza gelebilecek binlerce ürünün içerdiği fruktoz bazlı şeker, bedeni 3-4 yaşlarında tahrip etmeye başlıyor.
şeker ile ilgili ilginç bir bilgide şu;
"İngiltere’de 1750'lerde 2,5-3kg/yıl olan kişi başı şeker tüketimi, 1850'lerde 11kg/yıl, 1950'lerde 54 kg/yıl, günümüzde ise 75 kg/yıl’a yükselmiş". (alıntı : Kronik hastalıkların temel nedeni olan şekerin kısa tarihi )
ayrıca kanser hücrelerinin vucüttaki şekerle beslendiği, şeker tüketiminin artmasının kanser hücrelerinin artış hızına pozitif katkısı olduğu da söylenmektedir.
şeker, tuz gibi doğal bir besin-mineral değildir. doğal besinlerin içinde olan bir unsurdur. ancak tüketim dünyasında yaşayan bizler şekerin tarlada, ağaçta yetiştiğini düşünür gibi,doğalmış gibi aşırı tüketiyoruz. kısacası çaya şeker katmak doğal değildir. süte şeker katıp tatlı yapmak doğal değildir. doğal olmayan herşeyin bedeli de hastalık olarak dönmektedir.
hastalık üretmesi ve bedene zararı düşünüldüğünde bence ŞEKER=SİGARA gibidir.
uzun bir yazı olduğu için kusura bakmayın. sıkılanlardan af diliyorum, saygılar.