ertelenmış duygular, üstü kapalı gızlı dunyalar her kesın fırtınası kedı içinde kopar arkadaşlar..
bu arada bu başlığı acan galadriel arkadaşım başımıza iş açtın valla okudukça insanın birşeyler yazası gelıyor kırlı çamaşırlarımız vardı ortaya çıkmayan sayende onlarda artık kalmadı)
teşekkürler arkadaşlar yorumlar için
Ben bir tek sana inanıyorum sevgili. Ve sen de bu şehirde yaşıyorsun. Bu bana yetiyor. Benim bu şehre sonuna dek inanmam için bundan iyi bir neden yok şu an.
Dünyanın en yalnız, en karamsar, içimizdeki o büyük ve o kapanmaz boşluklarıyla yaşayan iki insanıydık biz tanıştığımızda. Birbirimiz için hem en büyük ödül, hem de en büyük cezaydık.
Kimse bizim içimizi görmüyordu. Görmedikleri için dışarıda kalıyor ve nefret edip çekip gidiyordu. Sonra bize duydukları bu nefreti bir yerde öylesine unutup başkasına gidiyorlardı. Sonra bize duydukları bu nefreti hiç olmadık bir yerde unutulmuş bir şekilde buluyor, onu içimizdeki yaraya saplıyorduk. Hiç haberleri olmuyordu. Bizi hatırladıklarında bizden nefret ettiklerini bile unutmuş oluyorlardı çoğu kez. Bizi boşluklarına çekmek istiyorlardı bu kez. Bize geriye cam kırıklarını bırakıyorlardı. Nefes aldıkça içimize batan cam kırıklarını. Oysa nefes almaya tapıyorduk biz; biz ikimiz dünyanın en karamsar yaşama sevdalısıydık. Ama nefes aldıkça, o en çok sevdiğimiz şeyi tekrarladıkça içimiz paramparça oluyordu.
En çok bu acı hatırlatıyordu bize yaşadığımızı.
Ben bu şehre tapıyorum sevgili. Ve birçokları yıkımdan ve yokoluştan bahsedip bu şehirden kaçmayı düşlerken, şimdi en çok sen benziyorsun bu şehre. Çünkü bugüne dek karşına çıkanlar senin sadece güzelliğini, o dayanılmaz çekiciliğini, o ulaşılması kolay sandıkları büyünü gördüler. Kimse içindeki kanayan yüreğini, o derin, kapanması güç boşluklarını, nefes alırken kalbine, damarlarına batan cam kırıklarını görmedi. İçine giremedikleri için senden nefret edip kaçtılar, sonra nefretlerini olmadık bir yerde unutup bir başkasına gittiler.
Sen bu unutulmuş nefretleri arayıp bulmak için kimbilir kaç kez kaybolmuştun bu şehirde.
Şimdi sen en çok bu şehre benziyorsun sevgili. Bir yanın gökyüzünde çılgınca şarkı söylüyor, bir yanın dünyanın en dokunulmazı. Ama her nefes aldığında içine cam kırıkları batıyor. Her nefes aldığında içindeki karanlık biraz daha büyüyor. Biraz daha ulaşılmaz, biraz daha uzak oluyorsun. Çünkü insanlara yaklaştıkça hep daha uzaklara itildin sen. Sarılmak istedikçe onlara, biraz daha boşluğa savruldun.
Ama unutma, sen de benim gibi hiç büyümeyen bir çocuksun. Tapıyorsun yaşamaya, tapıyorsun nefes almaya. Onca acı çekmene rağmen AŞKA AŞIKSIN sen de bu şehir gibi… BENİM GİBİ…
tarzım değıl ama bu aralar dj akmandan aşkın derya dıye bır şarkı var çok dınler olmun ya)nedense artık.........
sabırsızlıkla bekliyoruz
Geceleri sensizlikle kaçan uykularımda, sana biraz daha aşık oluşum..
Her sabah uyandığımda, aynı gökyüzü altında birlikte nefes almamızdan duyduğum mutluluğum...
Ne yapmak istiyorum, nasılım ? sorularını sormaya vakit bulamadan, sadece seni düşünüşüm..
Sevgimle yaşayışım ve sevmenle var oluşum...
Hepsi eskidenmiş sevgilim..
Şimdi sorulacak sorular ve verilecek cevaplar,
Ardından dökülen damlalar ve sessiz çığlıklar,
Yarıda kalmış hayaller ve tükenmiş umutlar var sadece....
Yokluğun içimde gün be gün büyüyen, kara bir bulut gibi çöktü ruhuma..
Seni Çok Özledim Herşeyim.......
..an extensive current of wind, rushing great velocity and violence..
Off yine damardan serum oldu şimdi...
GRANDE PUNTO 1.3 90 HP MJ DYNAMİC 5K TİTANYUM GRİ 50/06
“İnsanları yücelten iki büyük meziyet vardır: Erkeğin cesur kadının namuslu olması. Bu iki meziyetin yanında hem erkeği, hem kadını şereflendiren bir meziyet daha vardır. İcabında tereddütsüz canını feda edebilecek kadar vatanına bağlı olmak. İşte Türkler bu meziyetlere ve fazilete sahip kahramanlardır. Bundan dolayıdır ki Türkler öldürülebilir, lâkin mağlup edilemezler” Napoleon Bonaparte - Fransa İmparatoru
Gözlerimin etrafındaki çizgiler artık belli oluyor..
Bütün o çizgiler son 1 yılda oldu..Sana, bana, bize ağlarken..
Ben Leyla olmuşum kimin umurunda, Mecnun çoktan gitmişken...
Bu ne garip bir yangındı böyle.. sen söndün, ben yanarken...
Peki ben neden hala böyleyim..? Neden hala geçmişteyim..?
Belki de ben sana hala....AŞIĞIMMM...!!
İşte tam burda karşındayım...
Ya şimdi tut elimden, ya da bir daha söz etme özlemekten.. Çok çok çok karışığım zaten...
Ruhum iki ucun arasında gezinip duruyor..!
Bugün zaman akmasın dursun, ben içinden geçeceğim..
Ama neden..? Neden hala böyleyim..? Neden hala geçmişteyim....??
Belki de ben sana hala...AŞIĞIMMM...!!
İşte tam burda karşındayım...
Ya şimdi tut elimden, ya da bir daha söz etme özlemekten..
..an extensive current of wind, rushing great velocity and violence..
koskocaman bir yalnızlığa ait fısıltılar...
..an extensive current of wind, rushing great velocity and violence..
Çok zaman önceydi. O kadar zaman önceydi ki zaman diye bir sey yoktu.
Insanlar günes dogup batincaya kadar yasiyorlardi hayati.
Bir daha hiç olmayacakmis gibi dolu ve anlamli.
Derken zaman diye üç parçali bir sey icat etti insan.
Bir parçasina dün dedi, diger parcasina bugün, öteki
parçasina da yarin. Sonra fesat karisti zamana ve insan bugünü unuttu.
Dünü düsünüp pisman oldu, yarini düsünüp telaslandi;
ama isin ilginç tarafi tüm telas ve pismanliklari günes dogup
batincaya kadar yasadi.
Farkinda olmadan rezil etti bu gününü.
Oysa yarin, bugüne dün diyor, dünde bu gün için yarin
diyordu. Bir türlü beceremedi. Bir eliyle yarina, diger eliyle düne yapisti. Bu günü eline yüzüne bulastirdi... Mutsuz oldu insan.
Ve ne gariptir ki yarinin telasi da, dünün pismanligini da
hep bugün yasadi; ama bugünü hiç yasayamadi. Ne yarin ne de dün!
Can DündaR
..an extensive current of wind, rushing great velocity and violence..
Gitmeni asla istemediğim halde
buna mecbur olduğunu görmek
ve sana bunları söylemeden
''git artık'' demek
''beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk
kavuşacaksın mutluluğa''
demek sana nede zor
seni görmemek ve belki yıllar sonra
karsılaştığımızda
bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden...
yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek....
bu kısmı yıktı beni yemin ederim, bittim...
@Kadish; çok teşekkürler paylaşım için.. dünya üzerinde yaşadıklarıma benzer şeyleri yaşayan, hissettiklerimi ama dile getiremediklerimi yazabilen birilerinin var olduğunu bilmek güzel.. kendimce boğulduğum karanlıkta, herkesin kendine ait bir karanlığının olduğunu ve bunun geçici bir hastalık olduğunu bilmek ve tek olmadığımı hissetmek bana iyi geliyor....
..an extensive current of wind, rushing great velocity and violence..
eğer kalbimize bişileri dinletmek o kadar kolay olsaydı, yaşanılan birçok acıyı belki hiç çekmezdik... ama eğer mantığınla bi karar aldıysan, kalp ne derse dersin kararının arkasında durmalısın bence.. ben elimden geleni yapmaya çalışıyorum bu yüzden aylardır.. canım yanıyor ama bile bile kahır çekmekdense, böylesi çok daha iyi aslında...
..an extensive current of wind, rushing great velocity and violence..
Gücün var mı sevgilim derin sularda inci tanesi aramaya?
Cesaretin kaldıysa hala benle aşktan konuşmaya..!
Söyle canım sevgilim, hayat bize oyun oynuyor olabilir mi?
Yorgun gibi bir halin var, duyguların karışık olabilir mi..?
Sil baştan başlamak gerek bazen, hayatı sıfırlamak....
Sil baştan sevmek gerek bazen, herşeyi unutmak...
Sanki bugün son günmüş gibi, dolu dolu yaşamak istiyorum ben,
Her ne çıkarsa yoluma selam verip, yürümek istiyorum ben..
Sil baştan başlamak gerek bazen, hayatı sıfırlamak....
Sil baştan sevmek gerek bazen, herşeyi unutmak...
..an extensive current of wind, rushing great velocity and violence..
Çok iyisiniz arkadaşlar aynen devam...![]()
Utandı şiir...
Altmış iki yıl önce...
Toprak kokardı dizlerim
Ellerim çamur
Koştuğum top kadardı dünya
Yorgunluğum, oyunlarım kadar.
Mızıkçılığı, köşe kapmacada öğrendim
İlk göz yaşım tele dolanan uçurtmaydı
En uzaklar, yorgun adımlar sonrası
Babamın omzunda biterdi
En yakın sevgi, kardeşimin avuçlarında
Anamın göğsü.
Ben boylarda dokuz kişiydik
Aynı gün batışında kulağı çekilen
Saklambaç oynasaydık
Bulunur muydu sokak suçlarımız ;
Sadece bir cam kırmıştık....
Bağrış sonrası sustu kahkahalar
Bir saksı sardunyaya çarpmıştı körebe
Neden onca yaygaralar
Başka sokağın çocuklarıyla yedik dutları
Bahçeleri yıkmadık, ağaçları da çalmadık
Sanki hiç onlar çocuk olmadı.
Ağustos altı
Yıl bin dokuz yüz kırk beş
Sabah sekiz on üç
Annem çamaşırları sererken güneşe
Gerdanı akça pakçaydı
Babam taşocağı yolunda
Sırıtırdı mavi gözleri kuşlara
Sütten bıyıklarım saklamazdı buruşuk yüzümü
Kardeşim kundağında, rüyalardan habersiz.
Gök patladı...
Sonrası
Onca ağırlık kirpiklerimde
Karanlığımda çığlık üstü çığlık
Herkes kayıp, sol yanım dahil
Yıl iki bin yedi
Parçalarımız birleşti mi çocuk gülüşlerinde ?
Burası mı çok derin
Sesiniz mi kısık ?
Orhun Kitabeleri Yıl 731
Bilge Kül Kadir HAN
"Ey TÜRK milleti işit;Üstte mavi gök çökmedikçe,altta yağız yer delinmedikçe senin devletini ve yasalarını kim bozabilir!
Ey Türk Milleti TİTRE ve KENDİNE DÖN"...
Şiir yerine subaru rc resimleri yollasam
Okumak daha güzel Emre...
# Fiat Türkiye Kullanıcı Forumları Network # |
Yer imleri