KENELER..! (Bilgilenmek lazım)

KIRIM, KONGO VE TÜRKİYE
KKKA hastalığının dünya literatürüne girmesi, bundan 64 yıl öncesine
dayanıyor. Hastalık ilk olarak 1944-1945 yıllarının yaz aylarında Batı Kırım
steplerinde ürün toplamaya yardımcı olan Rus askerlerine musallat olmuş.
1956'da ise Kongo'da görülmüş. Bu yüzden Kırım Kongo kanamalı ateşi adını
almış. Hastalığın Türkiye'de ortaya çıkışı ise 2002'nin yaz aylarına
dayanıyor. Ancak hastalık tespit edilemediği için bir yıl sonra kayıtlara
geçiyor.
Tokat'ta 2002'de SSK hastanesinde hemşire olarak çalışan Esra Demir, aniden
rahatsızlanarak Ankara Hacettepe Üniversitesi Hastanesi'ne kaldırılır.
Yapılan bütün müdahalelere rağmen Demir bir hafta sonra ölür. Teşhis de
konamaz Esra hemşireye. Ancak aynı tarihlerde kısa aralıklarla Tokat'ta 6
kişinin daha ölmesi, medyaya 'sebebi bilinmeyen ölümler' olarak yansır.
Sağlık Bakanlığı hastalığı önce hayvanlardan insanlara geçen bir başka
hastalığa, 'Q hummasına' benzetir. Ancak hastalığın 'Q humması' olmadığı
yeni vakalardaki verilerden anlaşılınca, bu kez kan örnekleri Fransa'daki
Pasteur Enstitüsü Laboratuarı'na gönderilir. Burada yapılan incelemeler
sonunda hastalığın Kırım-Kongo kanamalı ateşi olduğu belirlenir.
Altı yıl önce Tokat'ta görülen KKKA, bu ilin 'riskli bölge' olduğunun da
habercisidir. Nitekim şimdiye kadar 327 vakanın tespit edildiği Tokat, KKKA
hastalığından en fazla etkilenen illerin başında. Peki, hastalık neden Tokat
ve civarında artış gösteriyor? Bunu anlamak için bölgenin yapısına ve
virüslü kenenin özelliğine bakmak gerekiyor.Sonuç olarak gelecek senelerde bu olaylarda artış beklenmektedir.Bilgilenmek lazım...