Hisseden olmuştur belki deprem oldu daha demin Ankarada yaaa:yawn:
Hisseden olmuştur belki deprem oldu daha demin Ankarada yaaa:yawn:
cok gecmıs olsun cok salladı mı
Tarih: 17.08.2007 Saat: 00:20:34 39.964033.1265 Derinlik: 5.0Km - 3.8 - ELMADAĞ (ANKARA)
şimdi geLdi veriLer.
Son Depremler
evet az önce deprem oldu fakat çok sallamadı vurdu geçti sadece..benim köpeğim var 5 saniye öncesinden havlamaya başladı az önce..şimdide biraz huzursuz,yalnız o 5 saniyeyi allah allah bu hayvan niye havlamaya başladı şşşttt sus demeye giderken geçirmiştimki yerimden oynadım :) 5 saniye bi işe yaramadı tabi çok kısa,yarın daha erken haber vermesi için eğitmek lazım biraz :)
ayrıca ben ölmeden önce son sözümün ne olucağını da az önce öğrenmiş oldum fakat yazamıyorum :)
..
17 ağustos yine üstelik..
(tommy halen havlıyor)
evet iLginç bi tesadüf. 17 agustos 1999 yıLı göLcük depreminin 8. yıLı.... 17bin kusur vatandaşımız öLdü.
şu köpekLerin 6. his duyguLarını tam manasıyLa araştırmadıLar haLa. 5 saniye önceden havLadıysa var birşeyLer, haLa sistemLi çaLışan bir uyarı sistemimiz yok.
Alıntı:
erdiyilmaz Nickli Üyeden Alıntı
evet erdicim 17 ağustos için güzel bi topicde açmak lazım aslında sen bi el at istersen o konuya..
benim köpek çok usludur havlama konusunda hiç sesini çıkarmaz normalde ama hakkaten az önce resmen haber verdi yani havlamayan köpek bağırmaya başlıyosa 5 sn. bile olsa haber veriyo işte biz anlamıyoruz tabii..
Geçmiş olsun.17 agustosun 8 yılında tüm vefat edenlere Allah tan ramet dilerım.Bora arkadaşim ufakta olsa insan etkılenıyo.bu akşam anma gecesındeydim.Tekrar gecmış olsun .Hakkaten hayvanlar çok duyarlı oluyorlar.
bugun golcukte sular altında kalan ev, araba vefat eden vatandaşlarımızın eşyalarının sular altında gösterildiği haber vardı çok çok acı ..
17 agustos 1999 unutmamalıyız ve unutturmamalıyız vefat edenleri Allah rahmet eylesin ve yakınları Allah sabır versin diyorum tekrardan ..
herkese büyük geçmiş olsun
Herkese çok geçmiş olsun
Asıl ilginç olan 16 ağustosta aynı büyüklükte hatta daha büyük bir depremin 7.9 Peruda olması.. Lanetli günler herhalde bu günler :(
8 yıl önce 17 Ağustos faciasında hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımızı rahmetle anıyorum.. Ailelerini, yakınlarını kaybeden felaket zedelere de Allah'tan sabır diliyorum..
Koskoca 8 yıl geçti, ama değişen hiç birşey yok..Dün akşam kanal d ana haber bülteninde İTÜ Maden Mühendisliği Bölümünden bir Prof. hayran kaldığım bir dobralıkta Marmara fay hattıyla ilgili gerçeklerden bahsetti. Koca bilim adamı "pes ettik biz artık" diyor.. Ülkemizi yöneten tüm iktidarların (herhangi bir ayırım gözetmeden) bu konuya gereken özen ve ilgiyi göstermemelerinden şikayetçi..Tabii bir daha bu Hocanın konuşma fırsatı olur mu bilmem :) Doğruyu söyleyen dokuz köyden kovulur hesabı..Ve Mehmet A. Birand haberin kapanışı aşağı yukarı şu şekilde yaptı "Bigün bu söylenenler yaşanacak, Marmara alt üst olacak ve biz arşivlerden bu röportaj görüntülerini çıkartıp, Adam vaktiyle söylemişti bunların olacağını, diyeceğiz"...
Tabii görüntüleri yayımlayacak bir haber kanalı, ya da arşiv ortada kalırsa.........
allah kımseye yaşatmasın böyle bıur acıyı bırdaha
@bora
eğer öyle bişey olursa elımde depremın hemen ardından çekılmış vıdeo ve resım ler var adapazarı depremıne aitt malumunuz işim bu kamu yatırımları ve doğal afetler
'Babamı gömeceğim abla kireç döksem olur mu?'
17 Ağustos faciasının yıldönümünde, deprem bölgesinde enkaz altından birçok yaralıyı sağ çıkaran AKUT’un aktif üyesi Esin Tanrısever, felaket sonrası tuttuğu güncesini ilk kez açtı.
17 Ağustos 2007 Cuma 14:46
17 Ağustos faciasının yıldönümünde, deprem bölgesinde enkaz altından birçok yaralıyı sağ çıkaran AKUT’un aktif üyesi Esin Tanrısever, felaket sonrası tuttuğu güncesini sekiz yıl sonra ilk kez Hürriyet’e açtı. Tanrısever’in, facianın ilk saatlerinden itibaren bir saat uykuyla geçirdiği sekiz gün, trajedi, umut ve derslerle dolu.
"AKUT olarak 200 kişiyi kurtardık ama binlerce kişiyi kurtaramadık" derken hálá gözleri dolan ve bugünlerde bir öykü kitabı çıkarmaya hazırlanan Esin Tanrısever’in güncesinden sarsıcı bazı notlar şöyle:
...Üzerinde pijamaları, bağırarak koşanlar; yarı çıplak, uyurgezer gibi gözleri donuk öylesine yürüyenler, ağlayanlar, sarılmış bir kenarda yatanlar, yalvaranlar, gözleri bomboş bakan, kucağında yaralı bebeğiyle bir anne..
Korku filmi gibi. Birisi yolumu kesti. "Abla, cenaze gömeceğim de üstünü kireçle kaplasam olur mu? Kireç mikrop barındırmaz diyorlar, doğru mu? Babamı gömeceğim abla."
Birçoklarının bizlere kızmaya hakkı vardı çünkü binlerce gönüllünün yanında, ortada ’sahte AKUT elemanları’ dolaşıyordu. Mahmutpaşa’da AKUT tişörtleri basılmış, yok satıyordu!
BİRİ PARA YOLLADI, DİĞERİ EKMEK
İstanbul’a telefon açtığımızda iki arama köpeğimize mama istemiştik; tam iki ton göndermişler! Herkes çok şey yaptı. Kolları güçlü olan kırıcı, delici kullandı. Biri para yolladı, diğeri ekmek. Öğrenci kazdı, madenci tünel açtı, doktor serum verdi, dağcı kurtardı. Asker çalıştı, Sivil Savunma, AKUT çalıştı, herkes çalıştı. İnsanımızın akıl almaz duyarlılığı moral oldu...
AÇIK KALP AMELİYATINDAN ENKAZA
Onca stres, sinir bozukluğu içinde bir şeylere gülmezseniz, daha önemlisi arada bir kenara çekilip ağlamazsanız, ruh sağlığınızı kaybedeceğinizi sanırsınız. Size hoş bir olay anlatayım: Bir dağ kazasında kaybettiğimiz İskender’in (Ağrı Dağı’nda hayatını kaybeden İskender Iğdır) yaşadığı bir an. Bir enkaza giriyor, kazıyor, kırıyor ve bir delik açıyor. Başında kafa lambası, delikten içeri bakıyor ve karşısında bir çift gözün ona baktığını görüyor! Bir değil iki çığlık, kazazedenin de ödü patlıyor, İskender’in de. Sonra gülüyorlar..
Birol (AKUT’un cerrah üyesi) 16. günde kalkacak helikoptere yetişememişti. Niye geç kaldığını sonra öğrenedik. Telefonu aldığında açık kalp ameliyatındaymış. Bir an -belki birkaç saniye- ikilemde kalmış: "Bu adamın hayatı mı, depremzedenin hayatı mı? Saçmalama oğlum, her ikisinin de hayatı!" Ameliyatını tamamlayıp, 1100 beygirlik motosikletine atlamış ve son sürat evine uçup kişisel çantasını hazırlamış. Viraja son sürat girdiğinde yerdeki ıslaklığı hayal meyal fark etmiş ve motorun devrilmesine engel olamamış. Toparlanıp kapıdan girdiği sırada helikopterin havalandığını görmüş. Hayal kırıklığını siz düşünün! Yetişemediğine mi sinirlensin, göğsündeki ağrıya mı? O talihsiz kaza sırasında üç kaburgası kırılmış ve meğer motorunu Gölcük’e kadar tam gaz o kırık kaburgalarla sürmüş.
Hürriyet