KARAGÖZ İŞSİZ
Uzun zamandır işsiz olan ve geçim zorluğu çeken Karagöz hanımını ve oğlu Yaşar'ı köye, babasına gönderir. İş aramaktan bıkar, yalnızlıktan sıkılır ve yolda rastladığı Hacivat'ı evine çay içmeye davet eder. Eve gelince bakar çay ve şeker kavanozları bomboştur. Hacivat'a durumu anlatmak zor olacağı için, ne yapacağını bilemez. Mutfakta çaresiz beklemeye başlar. Daha sonra Hacivat odadan bağırır: " Haydi Karagözüm, çay demlendiyse getir de içelim. "
Bunun üzerine Karagöz Hacivat'ın yanına gelir ve sorar: " Çayı kaç şekerli içersin? "
Hacivat: " Ben çayı çok şekerli içerim. "
Karagöz: " Çok şekerli mi? Çokşeker Arif çay bardağına sığmaz ki. "
Hacivat: " O zaman çift şekerli olsun. "
Karagöz: " Çiftelerin Şakir İzmir'e taşındı. "
Hacivat: " Bari tek şekerli olsun. "
Karagöz: " Şekersiz içsen. "
Hacivat: " Amma yaptın ha! Şekersiz çay mı içilirmiş? "
Karagöz: " Anla işte, evde şeker yok. "
Hacivat: " Çay demlenmiştir. Bardağa koy da getir bakalım. "
Karagöz: " Evde çay yok ki. Ocağı yakmadım. "
Hacivat: " Bir de soruyorsun, çayı kaç şekerli içersin diye? "
Karagöz: " İnan Hacivat, evde çay ve şekerin bittiğini bilmiyordum. "
Hacivat: " Sizinkileri köye gönderdiğini duydum. "
Karagöz: " Doğrudur, burada aç kalmasınlar diye. "
Hacivat Karagöz'ün eline birkaç akçe sıkıştırır:
" Git bakkaldan çay, şeker, ekmek, peynir falan al. "
Karagöz bir koşu Hacivat'ın dediklerini alır, gelir. Ocağı yakar, çayı demler. Birlikte çay içerler, peynir, ekmek yerler. Hacivat çayları çok şekerli içer. Karagöz'ün ise, çayları tek şekerli içmesinin nedeni Hacivat'ın aldığı yarım kilo şekerin bitmesini istemediğinden.
Hacivat ertesi gün Karagöz'e bahçıvanlık işi bulur. Karagöz çalışmaya başlar. Haftalığını alınca hanımını ve oğlunu köyden getirtir. Böylelikle Karagöz ailesi normal günlük yaşantılarına dönerler.

----------------------------------------------------------

KARAGÖZ EZAN OKUYOR
Karagöz iddia üzerine minareye çıkıp öğle ezanı okumaya başlar. Fakat ezanın yarısında takılır, kalır. Gerisini unutmuştur. Sil baştan tekrar okur, yine aynı yerde takılır. Bu böyle devam eder. Karagöz ezanı bir türlü tamamlayamaz. Cemaat namaza başlamak için, ezanın bitmesini beklemektedir. Zaman geçtikçe homurtular artar.
Hacivat aşağıdan Karagözüm şöyle de, sonra bunu de diye bağırarak yardımcı olmak ister. Sonunda ezanı bırakan Karagöz, beni sen şaşırttın diyerek minareden Hacivat'ın üstüne atlar. Boğuşmaya başlarlar. Cemaat araya girer ve Hacivat'ı Karagöz'ün elinden kurtarır. Bu sefer Karagöz daha da sinirlenir ve cemaati sille tokat döver. Cemaat ve Hacivat kaçıp gider. Daha sonra minareye çıkan Karagöz ezanı güzelce okur ve derin bir oh çeker.

-------------------------------------------------------------

HACİVAT'IN İPİ
Karagöz ile Hacivat yolda karşılaşır. Karagöz'ün telaşlı olduğunu gören Hacivat sorar: " Hayrola Karagözüm, nereye böyle? "
Karagöz: " Bahçedeki kuyudan su çekerken ip koptu. Kova kuyuya düştü. İp almaya gidiyorum. "
Hacivat: " Evde sağlam bir ip var. Onu sana vereyim. Ben ipin ucunu tutarım, sen kuyuya inersin. "
Karagöz: " Ben senin ipinle kuyuya inmem. "
Hacivat: " Aman Karagözüm, bana hiç mi itimadın yok?
Karagöz: " Hı. "
Hacivat: " Yani bana hiç mi güvenin yok? "
Karagöz: " Yok, çünkü ben kuyuya inince ipin ucunu bırakırsın, aşağıda kalırım. "
Hacivat ağzı bir karış açık Karagöz'e bakakalır. Bu sefer Karagöz sorar:
" Söyle bakalım Hacivat, sen benim ipimle kuyuya iner misin? "
Hacivat: " İnerim. "
Karagöz: " Ya bıçakla ipi kesersem. "
Hacivat: " Öyle bir şey yapmazsın Karagözüm. Ben sana güvenirim. "
Karagöz: " Ben de düne kadar sana güvenirdim ama gece rüyamda kuyuya indiydim de beni kuyuda bıraktıydın. Artık güvenim kalmadı. "
Hacivat: " Rüyandaki ben değildim, gerçekler rüyadan farklı olur. " diyerek uzun süre dil döker, sonunda Karagöz'ü ikna eder ve evden ip alıp gelir. Bahçedeki kuyuya Karagöz Hacivat'ın ipiyle iner. Hacivat ipin ucunu bırakıp kaçar. Karagöz'ün bağırması üzerine komşular gelip onu kuyudan çıkarırlar. Altı ay ne Karagöz Hacivat'ı, ne de Hacivat Karagöz'ü arayıp sormaz. İlk defa bu kadar uzun süre küs kalırlar.

---------------------------------------------------------------

KARAGÖZ İLE HACİVAT: BİZANS ALTINI
Karagöz bir gece rüyasında kendini Pınarbaşı Meydanı'nda toprağı kazarken görür. Kazar, kazar ve sonunda bir küp Bizans altını bulur. Çok sevinir ve oynamaya başlar. Daha sonra kan ter içinde uyanır. Sabahı bekleyemez, alacakaranlıkta kazmayı, küreği kapar ve yola çıkar.
Pınarbaşı Meydanı'na geldiğinde acele tarafından kazmayı toprağa vurur. Kazdıkça kazar. Sabahleyin işe giden Bursalılar, Karagöz'ü görürler. Toprağı neden kazdığını sorarlar. Karagöz rüyasını anlatır. Adamlardan bazıları Karagöz'e katılır. Onlar da kazma, küreklerini alıp gelirler ve biri o yanda, biri bu yanda kazmaya başlarlar.
Öğle vaktine doğru Hacivat olaydan haberdar olur. Evde bulunan babadan kalma bir Bizans altınını cebine koyar ve yola çıkar. Hacivat geldiğinde Karagöz rüyasını ona da anlatır. Hacivat sırf muziplik olsun diye dinlenen birinin kazmasıyla toprağı biraz kazar ve altın buldum diye bağırır. Yanındaki Bizans altınını gösterir. Buna sevinen Karagöz altını alır, cebine atar ve orayı daha derin kazmaya başlar.
Akşam üstüne doğru meydan baştan aşağı kazılır ama başka altın bulan olmaz. Karagöz tamam der ve işi bırakırlar. Karagöz meydandan ayrılmadan Hacivat önüne çıkar:
" Aman Karagözüm, ben şaka yapmıştım. Altını evden getirmiştim. Altınımı ver de gideyim, " der.
Karagöz: " Oldu mu şimdi Hacivat? Altını burada buldun. "
Hacivat: " Hayır, ben onu evden getirmiştim. "
Karagöz: " Senin evde altın ne arar? Bu altın rüyamda gördüğüm altınlardan biri. "
Hacivat: " Aman Karagözüm, etme, eyleme, beni buraya geldiğime pişman etme. "
Oradaki adamlar Karagöz'den yana taraf olunca Hacivat susar ve bir kenara oturup ağlamaya başlar. Karagöz altını epey bir akçe karşılığında satar. Kışın dört ay evde sırtüstü yatar, çalışmaz ve akçeleri bitirir. Yazın gelmesiyle birlikte iş aramaya başlar.

Yazan: Serdar Yıldırım