Giriş

Orijinalini görmek için tıklayınız : Tamer Korkmaz'ın Son Röportajı



Er-NnN
17/11/2007, 20:33
Zaman Gazetesi eski yazarı Tamer Korkmaz,bir internet sitesine verdiği röportajda Türkiye'nin sıcak gündemine dair çarpıcı iddialarda bulundu.

İŞTE RÖPORTAJDAN SATIRBAŞLARI

Baykal'ın son Kürt açılımını yapmadan önce emekli komutanlarla bir teması oldu mu?

Pakistan'daki olaylarını anlamı ne? ABD'nin bu olaylarda rolü var mı?

Suudi Arabistan Kralı neden son iki senede iki defa Türkiye'ye geldi. Bunun arkasında yatan gizli gerçek ne?

İlhan Selçuk aslında Gizli Amerikancı mı?

Türkiye Özal'ın hayalini gerçekleştirebilecek mi?


Geçtiğiz hafta CHP Genel Başkanı Deniz Baykal Kürt sorunu ile ilgili flaş bir çıkış yaptı. Siz Baykal'ın bu son Kürt açılımını nasıl değerlendiriyorsunuz?

1 Mart Tezkeresi'nin reddedilmesinde Baykal'ın CHP'sinin çok olumlu bir rolü olduğunu hatırlayalım. Eğer Baykal, o zaman tezkerenin reddedilmesi noktasında bir çaba içerisine girmeseydi; tezkere reddedilmeyecekti. Baykal'ın CHP'si burada milli bir tavır gösterdi. Tezkerenin reddedilmesi neden bu kadar önemli? Çünkü tezkere -benim hep söylediğim- Türkiye'nin Mayıs 2006'da Amerikan ekseninden kopuşun en önemli aşamalarından birisidir

TÜRKİYE KUZEY IRAK'A YERLEŞECEK!

Baykal, son dönemlerde K. Irak'a karşı sınır ötesi operasyona vurgu yapan ve savaşa yakın açıklamalarda bulunmuştu. Baykal'ın çark ediş anlamına gelen bu söylemleri O'nun tezkere dönemindeki çizgisine dönüş yaptığını gösteriyor. Bu son çıkışı CHP ekseninde bu şekilde açıklayabiliriz. Genel bir değerlendirme yaptığımızda, Türkiye'de yaşanan son hadiselerden sonra bu işin sonu nereye varır diye soracak olursanız şunu diyebilirim: Bu işin sonu Türkiye'nin K. Irak'a yerleşmesiyle sonuçlanacaktır. Erdoğan'ın söylediği bir cümleye dikkatinizi çekmek istiyorum. Başbakan Erdoğan "Tezkereyi hayata geçireceğiz; ancak savaşa girmeyeceğiz' dedi. Benim söylediğim şey bu cümlede saklı işte. Bu noktada size "63 Kuzey Irak aşiretinin Türkiye'ye bağlanmak üzere Birleşmiş Milletler'e başvurdu" haberlerini hatırlatmak isterim. Baykal'ın son açıklaması bu anlamda çok olumlu...

Peki Baykal neden birdenbire böyle bir dönüş yaptı? Bir gecede Baykal'a ilham mı geldi?

Baykal'ın cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde takındığı menfi bir tavrı var; ama 1 Mart tezkeresinin reddedilmesi sürecinde de olumlu bir yaklaşımı var. Esasen Deniz Baykal'ın bu şekilde gel-gitleri siyasi hayatı boyunca hep olmuştur. Bu da Baykal'ın o gel-gitlerinden birisi. Fakat şu anda doğru noktaya, başlangıçtaki noktaya geldi.

Sizce Baykal'ın bu açıklamaları yapmadan önce emekli komutanlarla bir teması olmuş olabilir mi?

Milliyet'teki o açıklamaların anlamı şu: Artık eski statüko ortadan kalkıyor ve eski statüko içerisinde çeşitli görevler almış komutanlar da bu açıklamalarla o statükonun yaptığı yanlışları ortaya koyuyorlar. Ancak bu komutanlar içerisinde Org. Hilmi Özkök'ün durumu farklı. Özkök Paşa "Yeni Ankara"nın pozisyonunu temsil ediyor.

5 Kasım'daki Erdoğan-Bush görüşemesine gelmek istiyorum. Türkiye istediğini aldı mı?

Türkiye'nin istediğini alıp almadığını Amerika'nın tavrından anlayacağız. Amerika söz verir ama yerine getirmeyebilir. Bu ABD'nin çok sık yaptığı birşey. Türkiye burada dik duruşunu, elindeki kozları, tavrını ortaya koydu. 5 Kasım görüşmesini bir final olarak görelim. Aslında burada Rice'nin Ankara ziyareti önemli. ABD, Türkiye'nin elindeki kozların ne kadar hayati olduğunu çok iyi biliyor. Ankara, terörü ortadan kaldırma konusunda kararlılığını ve Amerika'nın üzerine düşen görevleri yapmadığını onlara açık bir dille ifade etti. İşte Türkiye'nin Kuzey Irak'a yerleşme sürecinin bu görüşmelerden sonra başladığını söyleyebiliriz. Bunu nerden anlıyoruz? Erdoğan'ın "Tezkereyi hayata geçireceğiz; ama savaşmayacağız" cümlesinden.


Türkiye, Kuzey Irak'a operasyonu yapacak mı?

Sıcak takip zaten yapılıyor. Bundan önce de yapıldı. Bundan sonra da yapılacaktır. Burada önemli olan nokta şu: Türkiye o bölgeye topyekün bir sınır ötesi operasyon yapmayacak. Kalabalık bir orduyla girilmeyecek. Kısmi sınır ötesi operasyon zaten yapılıyor.

Burada bir noktayı vurgulamak istiyorum: Erdoğan-Bush görüşmesinden sonra sıcak istihbarat, aktif istihbarat gibi kavramlar ortaya atıldı. Amerika burada samimiyetsizliğini açıkça ortaya koydu. Çünkü Türkiye bir NATO ülkesi. NATO anlaşmasının 5. maddesine göre bir NATO ülkesi saldırıya uğradığı zaman diğer ülkeler ona yardım eder. O ülkenin yanında yer alır. NATO üyesi ülkeler ne yapar? İstihbarat ve bilgi paylaşımı konusunda birlikte hareket ederler. Peki Amerika'nın bugune kadarki tutumu NATO üyesi ülke konumuna hiç benziyor mu? Benzemiyor. Biz NATO üyesi ülke olarak ne yaptık? Askerlerimizi Afganistan'a gönderdik. Müttefiklerimiz ne yaptı? PKK'ya karşı bizim yanımızda yer almadı.

Esasen nerede yer aldıkları konusunda da çok ciddi kuşkular var. Çünkü PKK'nın Amerikan silahlı kullandıklarına dair belgeler ortaya çıktı. Bunlar ABD'ye iletildi. Pentagon da bunları yalanlayamadı ve silahların Amerikan silahları olduklarını itiraf etmek zorunda kaldı. Aslında tüm bunlar buzdağının görünen kısmı. Tabii bir de görünmeyen kısmı var. Bu noktada Başkan Bush'un o görüşmede "İstihbarat paylaşımına daha çok önem vereceğiz" demesi samimi olmayan bir açıklamadır. Hikaye bunlar. Çünkü NATO üyesi ülkelerin zaten birbirlerine istihbarat paylaşımı konusunda yardımcı olmaları gerekiyor. Fakat Amerika bugüne kadar bunu yapmamıştır.

Gelelim Pakistan'daki olaylara. Pakistan'da neler oluyor? Pervez Müşerref ülkede olağanüstü hal ilan etti. Müşerref ne yapmaya çalışıyor? Pakistan ABD yörüngesinden çıkıyor mu?

1999 yılında Pervez Müşerref darbe ile iktidara geldiğinde Amerika O'nu desteklemişti. Ancak son iki yıla baktığımız zaman Müşerref'in Amerikan ekseninden çıktığını görüyoruz. Peki Pakistan neden Amerikan ekseninden çıktı? Geçen eylül ayında Amerika'yı ziyaret eden Müşerref, Bush'a ters konuştu. CBS televizyonuna verdiği demeçte ve Ateş Hattı adlı hatıratında Müşerref birşeyi vurguladı. O dönemde eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Armitage, Müşerref'e, "Siz Talibanı ortadan kaldırmamıza yardımcı olun. Eğer bize yardım etmezseniz Pakistan'ı taş devrine çeviririz" demiş. O dönemde Amerikan çizgisinde olan Müşerref, ne yaparsa yapsın Amerika'ya yaranamıyordu. O yüzden de iyice bunalmıştı. Sürekli olarak suikastlere maruz kalıyordu. Hem Amerikan çizgisinde olup hem de Amerika'ya yaranamayınca Müşerref, Amerikan eksenini terketti. Tabii Türkiye'nin de Amerikan ekseninden çıkışının bunda etkisi var.

Türkiye için hayati öneme sahip Erdoğan-Bush görüşmesinde neden Pakistan konuşuldu?

Bush, Türkiye üzerinden Pakistan'a mesaj gönderdi. O toplantıda Pakistan'ın konuşulmasının nedeni budur.

Gürcistan'da Devlet Başkanı Saakaşvili ülkede 15 günlük sıkıyönetim ilan etti. Buradaki olayları nasıl değerlendiriyorsunuz. Tesadüf mü?

Gürcistan, önümüzdeki mart ya da nisan ayında açıklanacak olan Türk Birliği'ne girecek. Gürcistan'ın Türkiye'ye yanaşması, bazı sıkıntılar yaşamasıyla eş anlamlı. Gürcistan, Türkiye ile siyasi birlikteliğe gireceğini geçen yıl açıkladı. Bu sene de onu uygulamaya devam ediyor. Türk Birliği açıklandığında Türkiye, Türk Cumhuriyetleri ve Gürcistan bu birliğe girecek. Gürcistan, son dönemlerde Türkiye ile çok yakın ekonomik ve siyasi ilişkiler içerisine giriyor. Bu durum da haliyle ABD'yi rahatsız ediyor.

Suudi Arabistan Kralı'nın Türkiye'ye gelişini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu gezi sıradan bir gezi mi yoksa Suudiler bize bir mesaj mı vermek istiyor? Bu geziden ne anlamalıyız?

2006 Ağustosu'na kadar hiçbir Suudi Kralı Türkiye'ye gelmemişti. Daha önce Kral olacak kişi bakanken Türkiye'ye gelmişti. Dolayısıyla da o ziyaret Suudi Arabistan Kralı'nın resmi ziyareti olarak kayıtlara geçmedi. Suudi Kral'ın Türkiye'yi ilk ziyareti Ağustos 2006'dır. Bu ziyaret de ikincisidir. Hiç gelmeyen iki sene de iki defa geldi. Burada biraz önceki hadiselerle bağlantılı olarak Suudi Arabistan'ın da çizgisinin değiştiğini görüyoruz. Bugüne kadar hep Amerikan yanlısı politikalar izleyen Suudi Kralı bölgedeki BOP haritalarını gördükten sonra bir tavır değişikliğine gitti. Çünkü Suudi Arabistan, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) haritalarında 4 parça olarak gösteriliyor. Bu haritalar 1999-2000 yıllarından sonra ortaya çıktı. Dünya kamuoyu bu haritaları belki 2006 yılında öğrendi; ama bu haritalar daha önce geliştirilmişti. Bu perspektiften baktığımızda Amerika'ya bu kadar yapışık olan Suudi Arabistan, sonuç itibariyle kendi egemenliğinin tehlikede olduğunu gördü.

Bu yılın başlarında "Yeni Ankara"nın çabalarıyla İran Devlet Başkanı Ahmedinejad, Suudi Arabistan Kralı Abdullah'ı ziyaret etti. Bu gezi de bölgede birçok şeyin değiştiğini gösteriyor. Burada bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. O da Kral'ın Türkiye ziyareti'ni Hürriyet Gazetesi'nin nasıl verdiğidir. Herkes Hürriyet'in verdiği manşeti görmüştür. Gazetenin manşeti bu gezinin amacını çürütmeye yönelik bir manşettir. Türkiye ile Suudi Arabistan ilişkilerinin bu noktaya gelmesinden rahatsızlık duyan bir manşettir. Abdullah Gül'ü köşeye sıkıştırmak için atılan maksatlı bir manşettir. Bu manşetle Amerikancı bakış açısına sahip Hürriyet Gazetesi'nin Türkiye-Suudi Arabistan ilişkilerinin geldiği noktadan rahatsızlık duyduğunu görüyoruz. Hürriyet'in bir taşla birkaç kuş vurmaya çalıştığına tanık oluyoruz. Bu manşet Abdullah Gül'ü yıpratma amacı taşıyor. Ben buna Husumet manşet diyorum. Eğer bu manşeti Bush atmış olsa ancak bu kadar atabilirdi

Neden rahatsız oluyorsunuz Suudi Arabistan-Türkiye ilişkilerinin gelişmesinden, neden rahatsız oluyorsunuz Türkiye-Suriye ilişkilerinden, neden rahatsız oluyorsunuz Türkiye-İran ilişkilerinin gelişmesinden... Hürriyet'in bu manşeti "bütün komşularımız bize düşmandır" şeklindeki eski statüko konseptini yerleştiren Amerikan bakış açısını simgeliyor. Hürriyet Gazetesi, Türkiye'de Amerikancı çizgiyi domine eden bir çizgidedir. Eski statükonun lokomotifidir. Bunu ne zaman anladık? Tezkere'nin reddedilmesinden Hürriyet Gazetesi büyük rahatsızlık duymuştu. Öldük, bittik, mahvolduk, ekonomimiz çöktü demişti. Ama bu dediklerinin hiçbiri olmadı. Hürriyet, Türkiye'deki Amerikancı çizginin gazetesidir. Suudi Kralı'nın yıllanmış Amerikan çizgisini terkedip Türkiye'ye yaklaşması Doğan Grubu'nu rahatsız etmiştir.

Danıştay saldırısı ile Türkiye bir korku tüneline girdi. Daha sonra Hrant Dink Cinayeti, Malatya'daki olaylar ve en son olarak PKK'nın yaptığı eylemler... Tüm bu olaylar birbirinin devamı mı?

Bunların hepsi Türkiye'yi istikrarsızlaştırmak, Türkiye'yi gittiği yoldan döndürmek için birbiriyle bağlantılı provokatif eylemlerdir. 15 Mayıs 2006'dan sonra ortaya çıkan "Yeni Türkiye" konseptine karşı hemen Türkiye'nin bu yeni durumunu test etmek için yapılan provokasyonlardır. 16 Mayıs'tan itibaren ekonomik provokasyon başladı. 3 hafta boyunca Türkiye'den milyarlarca dolar para çekildi. Ama Türkiye bu parayı tekrar yerine koyabildi. 17 Mayıs'ta Danıştay provokasyonu yapıldı. Sonuçta Türkiye'yi zora düşürmek için hem ekonomik hem de siyasal provokasyonlar yapıldı. Böylelikle hem yeni durumu test ettiler hem de bu yeni durumu ortadan kaldırmaya çalıştılar.Ancak başaramadılar.

5 Mayıs 2006'da Türkiye'nin Amerikan yörüngesinden çıktığını söylüyorsunuz. Tam tarih veriyorsunuz. O tarihte ne oldu bizim bilmediğimiz?

Şu kadarını söyleyebilirim: 15 Mayıs 2006, Türkiye'deki Gizli İktidar'ın egemenliğini yitirmesidir. Aynı zamanda Türkiye'nin ABD'ye karşı bağımsız stratejik kimliğini kazanmasıdır.

Türkiye'de ulusalcılık bilinçli bir şekilde mi pompalandı?

Evet. Türkiye'deki ulusalcı çizgi, milliyetçi bir çizgi değil. Kendisini milliyetçi olarak tanımlamıyor. Türkiye'deki ulusalcı çizgi milli değil. Amerikan karşıtı gibi görünen; ama Türkiye'deki Amerikan çıkarlarına hizmet eden bir çizgideler. Bu kurgulanmış bir olay. Bu nedenlede kendisini ulusalcı çizgide gören pek çok vatandaşımız kendi pozisyonunu sorgulamak durumunda.

lhan Selçuk için "Gizli Amerikan Tüfeği" tabirini kullanıyorsunuz. Kitabınızda da "O'nun asıl karın ağrısı ABD'nin Türkiye'de kaybetmiş olmasıdır" diyorsunuz. Çok iddialı sözler değil mi bunlar?

Aynı şeyi yine söylüyorum. Hatırlarsanız Cumhuriyet Gazetesi'nin "Tehlikenin Farkında mısınız?" kampanyaları mayıs ayının ikinci yarısında başlamıştı. Bunlar tesadüf olabilir mi? Size birçok olay sayabilirim. Cumhuriyet Gazetesi'nin bombalanması olayının üzerine İlhan Selçuk ve Cumhuriyet Gazetesi gidemedi. Neden gidemedi? Ben bunun nedenini defalarca sordum. Ama yanıt alamadım. Cumhuriyet Gazetesi'ne atılan bombalarla Ümraniye'de ele geçirilen bombaların aynı olduğu ispatlandı. Ama ne İlhan Selçuk ne de gazete bu konunun üzerine gitmedi, gidemedi. İlk önce o gazetenin bu konunun üzerine gitmesi gerekiyordu. Çünkü saldırı kendisine yapılmıştı.Ama gitmedi,gidemedi.Bunun bi nedeni olmalı?

ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) çöktü mü?

Çöktü tabii. Türkiye'nin Amerikan ekseninden çıkması, bölgesel güç haline gelmesi, bölgedeki tüm ülkelerin Amerika'nın çizgisine değil de Türkiye'nin çizgisine yaklaşması, Türkiye-İran, Türkiye-Suriye, Türkiye-Pakistan, Türkiye-Suudi Arabistan, Türkiye-Arap Birliği. Bunların hepsi BOP'un çöktüğünü gösterir. Ortaya çıkan haritalar, zaten bölgedeki yönetimlerin uyanmasına neden olmuştu. Türkiye'yi bölmeye çalışan, bölgedeki ülkeleri bölmeye çalışan Amerikan çizgisi çökmüştür. Amerika yenilmiştir. Amerika herşeye muktedirdir diyenler, Amerika yenilmez diyenler artık kaybetmiştir. BİLSİNLER Kİ AMERİKALARI YENİLMİŞTİR. SADECE IRAK'TA DEĞİL, BÜTÜN BÖLGEDE, TÜRKİYE'DE VE ORTADOĞU'DA YENİLMİŞTİR. Özellikle Türkiye'deki ABD işbirlikçilerine sesleniyorum: Amerikaları yenilmiştir.

ABD Irak'tan çekildikten sonra Irak'ın haritası nasıl olacak?

Türkiye'nin Kuzey Irak'a yerleşeceği ve Kuzey Irak'ın Türkiye'nin bir parçası olacağı bir döneme doğru gidiyoruz.

Siz Türkiye'deki bütün askeri darbelerin arkasında Amerika'nın olduğunu kesin bir dille ifade ediyorsunuz? Neden bu kadar eminsiniz?

Hiç kuşkusuz bu darbelerin hepsini ABD bizzat yapmıştır. Burada yalnızca uzaktaki bir Amerika'dan bahsetmiyoruz. Türkiye'de 1944-2006 yılları arasında hüküm süren Gizli İktidar, ABD'ye can damarlarından bağlı/bağımlı gizli bir iktidardı!

Özal'ın da hayali olan Türk Birliği kurulacak mı?

Önümüzdeki mart ya da nisan aylarında Türk Birliği açıklanacak.Tabii birkaç ay sarkabilir ya da sarkmayabilir de. Bu diğer gelişmelere de bağlı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin gecikmesinden dolayı Türk Birliği'nin açıklanması da gecikmişti. Türk Birliği'nde, Türkiye ile birlikte Orta Asya Türk Cumhuriyetleri artı Gürcistan yer alacak.

Korhan
18/11/2007, 22:41
"Amerika herşeye muktedirdir diyenler, Amerika yenilmez diyenler artık kaybetmiştir. BİLSİNLER Kİ AMERİKALARI YENİLMİŞTİR. SADECE IRAK'TA DEĞİL, BÜTÜN BÖLGEDE, TÜRKİYE'DE VE ORTADOĞU'DA YENİLMİŞTİR. Özellikle Türkiye'deki ABD işbirlikçilerine sesleniyorum: Amerikaları yenilmiştir."
Burada %100 haklı