Scottie
09/07/2010, 11:33
Çok çalışmanın artık bir ölçüsü var. “Kıvılcım Anı” (The Tipping Point) adlı kitabıyla çok satanlar listesini uzun süre işgal eden sosyolog Malcolm Gladwell, “Outliers – Sıradışılar” adlı kitabında bu süreyi belirlemiş; 10,000 saat.
Herhangi bir konuda 10,000 saat çalışacak kadar azimliyseniz, o konuda dünya çapında bir uzman olabiliyorsunuz. Örnek olarak Boris Becker, Williams kardeşler gibi sporcuları, Beatles gibi sanatçıları ve Bill Gates gibi işadamlarını vermiş kitabında Gladwell.
İşin matematiği kolay, Beatles dünya çapında ünlü olmadan önce bilinmedik salonlarda yıllarca (toplam ~ 10,000 saat) küçük gruplara konser vermiş. Sporcular yıllarca günde 8 saat antrenman yapmışlar. Bill Gates Microsoft’u kuran fikirleri önce kafasında, sonra parmaklarının ucunda oluşturmadan önce yıllarca programlama yapmış…
Kendini adamışlık; çevremizdekiler sinemaya giderken bizi uzmanlaşmak istediğimiz konuda çalışmaya sevkedecek fedakarlık, yıldızlarla, zaman içinde sönenler arasındaki farktır.
Ünlü NBA yıldızı (3 sayılarıyla ünlü) Larry Bird, her gün takım antrenmanından sonra evine gidip kendi bahçesindeki potada binlerce kez şut atarmış.
Dünyanın en ünlü müzisyenlerinden biri her gün saatlerce egzersiz yaparmış. Birgün bir gazeteci sormuş; “artık dünyanın en başarılı sanatçısısınız, 1 gün egzersiz yapmasanız ne olur?” Sanatçı yanıtlamış; “1 gün egzersiz yapmasam ben farkederim, 2 gün yapmasam eleştirmenler farkeder, 3 gün yapmasam herkes farkeder”.
2005 yılında dünyanın gelmiş geçmiş en iyi futbol hakemi ünvanıyla emekli olan Pierluigi Collina, yöneteceği maçlardan önce günlerce süren bir hazırlığa girişir, sahayı inceler, oyuncular hakkında bilgi alır, kişiliklerini ve oyun stillerini araştırarak özel dikkat göstermesi gerekenleri tespit eder, takımların dizilişlerini öğrenip maç esnasında doğru yer tutmaya çalışır, maç olmayan günlerde de saatlerce antrenman yapardı. Dünyanın en iyi hakemi olmak ve bir Dünya Kupası Final Maçını yönetebilmek için, toplamda kaç saat çalışmak gerekir dersiniz?
Efsane futbolcu, rahmetli Metin Oktay, takımının antrenmanları sonrasında kaleci arkadaşına kola ısmarlayıp bir saat daha fazla şut çalışması yaparmış. Ağları yırtan şutlar atabilmek, saatlerce çalışmadan olmuyor!
En iyi yaptığımız, en çok zevk aldığımız, ya da en yetenekli olduğumuz alanı bulduktan sonra, iş çalışmaya kalıyor. Dünya çapında bir yıldız olmak istiyorsak süre belli. Daha azına razı isek, daha az süre çalışmak matematiksel olarak yeterli. Unutmayalım, piyano çalmak konusunda doğuştan Fazıl Say’dan daha yetenekli insanlar vardır. Ama onlarda, Fazıl Say’ın azmi yoktur.
Azim, bütün yetkileri alınmış, sağlığı bozulmuş, parasız ve yandaşsız kalmış Mustafa Kemal’i, ülkemizi kurtarıp bir cumhuriyet kuran Atatürk haline getiren farktır.
Azim, alelade bir avukat olan Mohandas Gandhi’yi, Hindistan’ı bağımsızlığa kavuşturan “Mahatma (Büyük Ruh)” yapan unsurdur.
Azim, kabineden atılıp evinde erken emekliliğe sevkedilen Winston Churchill’i, 2. Dünya Savaşı’nın en önemli aktörlerinden biri ve İngiltere’nin Başbakanı yapan faktördür.
Azim = çalışmak = başarı. Yeter şart olmayabilir, ama gerek şart olduğu kesin.
::::: ALINTIDIR :::::
Herhangi bir konuda 10,000 saat çalışacak kadar azimliyseniz, o konuda dünya çapında bir uzman olabiliyorsunuz. Örnek olarak Boris Becker, Williams kardeşler gibi sporcuları, Beatles gibi sanatçıları ve Bill Gates gibi işadamlarını vermiş kitabında Gladwell.
İşin matematiği kolay, Beatles dünya çapında ünlü olmadan önce bilinmedik salonlarda yıllarca (toplam ~ 10,000 saat) küçük gruplara konser vermiş. Sporcular yıllarca günde 8 saat antrenman yapmışlar. Bill Gates Microsoft’u kuran fikirleri önce kafasında, sonra parmaklarının ucunda oluşturmadan önce yıllarca programlama yapmış…
Kendini adamışlık; çevremizdekiler sinemaya giderken bizi uzmanlaşmak istediğimiz konuda çalışmaya sevkedecek fedakarlık, yıldızlarla, zaman içinde sönenler arasındaki farktır.
Ünlü NBA yıldızı (3 sayılarıyla ünlü) Larry Bird, her gün takım antrenmanından sonra evine gidip kendi bahçesindeki potada binlerce kez şut atarmış.
Dünyanın en ünlü müzisyenlerinden biri her gün saatlerce egzersiz yaparmış. Birgün bir gazeteci sormuş; “artık dünyanın en başarılı sanatçısısınız, 1 gün egzersiz yapmasanız ne olur?” Sanatçı yanıtlamış; “1 gün egzersiz yapmasam ben farkederim, 2 gün yapmasam eleştirmenler farkeder, 3 gün yapmasam herkes farkeder”.
2005 yılında dünyanın gelmiş geçmiş en iyi futbol hakemi ünvanıyla emekli olan Pierluigi Collina, yöneteceği maçlardan önce günlerce süren bir hazırlığa girişir, sahayı inceler, oyuncular hakkında bilgi alır, kişiliklerini ve oyun stillerini araştırarak özel dikkat göstermesi gerekenleri tespit eder, takımların dizilişlerini öğrenip maç esnasında doğru yer tutmaya çalışır, maç olmayan günlerde de saatlerce antrenman yapardı. Dünyanın en iyi hakemi olmak ve bir Dünya Kupası Final Maçını yönetebilmek için, toplamda kaç saat çalışmak gerekir dersiniz?
Efsane futbolcu, rahmetli Metin Oktay, takımının antrenmanları sonrasında kaleci arkadaşına kola ısmarlayıp bir saat daha fazla şut çalışması yaparmış. Ağları yırtan şutlar atabilmek, saatlerce çalışmadan olmuyor!
En iyi yaptığımız, en çok zevk aldığımız, ya da en yetenekli olduğumuz alanı bulduktan sonra, iş çalışmaya kalıyor. Dünya çapında bir yıldız olmak istiyorsak süre belli. Daha azına razı isek, daha az süre çalışmak matematiksel olarak yeterli. Unutmayalım, piyano çalmak konusunda doğuştan Fazıl Say’dan daha yetenekli insanlar vardır. Ama onlarda, Fazıl Say’ın azmi yoktur.
Azim, bütün yetkileri alınmış, sağlığı bozulmuş, parasız ve yandaşsız kalmış Mustafa Kemal’i, ülkemizi kurtarıp bir cumhuriyet kuran Atatürk haline getiren farktır.
Azim, alelade bir avukat olan Mohandas Gandhi’yi, Hindistan’ı bağımsızlığa kavuşturan “Mahatma (Büyük Ruh)” yapan unsurdur.
Azim, kabineden atılıp evinde erken emekliliğe sevkedilen Winston Churchill’i, 2. Dünya Savaşı’nın en önemli aktörlerinden biri ve İngiltere’nin Başbakanı yapan faktördür.
Azim = çalışmak = başarı. Yeter şart olmayabilir, ama gerek şart olduğu kesin.
::::: ALINTIDIR :::::