Hızlanmak, fren yapmak, trafik ışıklarına dikkat etmek, radyonun sesinin açmak ya da kaset koymak... Bunlar sürücünün otomobili kullanırken yapması gerekenlerden birkaçı. Sürücünün reflekslerini zayıflatan bu etkenler, elektronik yardımcı sistemler sayesinde tarihe karışacak. Geleceğin akıllı otomobilleri sürücülerinin tehlikeli ve yanlış hiçbir hareketini algılamayacak ve kabul etmeyecekler.
Otomobilin sürüşünü kolaylaştıran en önemli etken elektroniktir. Geleceğin modelleri görebilecek, duyabilecek, hissedebilecek ve hatta kendileri sürebilecek. Bütün bunların amacı sürüş risklerini minimuma indirmek, şimdilik günümüzdeki otomobillerle geleceğin otomobilleri en azından görünüm açısından ortaklar.

Sürücülerin otomobil kullanırken; hızlanmak, fren yapmak, trafiği kontrol etmek ve trafik kurallarına uymak gibi birçok görevi bulunuyor. Bazen büyük bölümünden zevk aldığımız bu işlerin çoğunu duyu organlarımız sayesinde yapıyoruz. Bazen bilinçsizce kendimizi riske attığımız da oluyor tabii.
Otomobil kullanırken her şey rutin bir şekilde, otomatik ve hatta bir oyun gibi yerine getiriliyor. Ancak insanın bu bilgisayarımsı özelliklerinin de bir sınırı var. Alışılmadık pozisyonlarda panik yapıyoruz ve çoğunlukla yanlış hareket ediyoruz.
Hiçbir sürücü, otomobil kullanmaya başladığı ilk günden bu yana, hiç dalgınlık yapmadığını ya da teybe kaset koyarken yoldan kaymadığını söyleyemez. İşte otomobil üreticileri sürücülerin sürekli hata yaptıklarını ve kendilerini riske attıklarını fark ederek, bu durum karşısında tamamen hatasız sürüşe sahip otomobil üretme çalışmalarına başladılar. Kısacası artık otomobil insana değil, insan otomobile uyacak. Oysa bu güne kadar bu tekniğe sahip değildik.
Elektronik yardımcı sistemler sayesinde artık otomobiller bir yerden başka bir yere taşıma aracı olmaktan öte, akıllı ve aktif sürücüler olacaklar. Geleceğin akıllı otomobilleri sürücülerin tehlikeli ve yanlış hiçbir hareketini algılamayacak ve kabul etmeyecekler.
Otomobil üzerine dağıtılmış birçok küçük üstün teknoloji ürünü algılayıcı sayesinde, her türlü yol koşulu algılanacak ve kaydedilecek. Bu algılayıcıların verdiği bilgiler sayesinde, ana bilgisayar sürücünün ki ile kendi mantıklı gördüğü sürüş arasında bir karşılaştırma yapacak. Eğer bir fark bulunursa, önce sürücü uyarılacak ve daha sonra anında duruma müdahale edecek. Şimdilik bu tekniğe en yakın örnek ESP sistemi. Mercedes S – sınıfında kullanılan bu sistem, sürücünün fazla hızlı bir şekilde öndeki araca yaklaşmasını önlüyor ve güvenli bir sürüş temposu sağlıyor.
Bir adım daha ileri olarak aktiv direksiyon sistemi EAS (Electronic Active Steering) bulunuyor. Zor pozisyonlarda bu sistem otomobilin kontrolünün kaybolmasını önlüyor.
Ultraviyole dalgaları sensörleri ve uydu sistemleri sayesinde, otomobil etrafında dönen her şey hakkında bilgi sahibi olunuyor. Başka bir otomobil tehlikeli bir biçimde ya da otomobil gelecek viraja çok hızlı bir şekilde yaklaşıyorsa sürücü bu sistemler sayesinde uyarılıyor. Hatta otomatik olarak gaz kesiliyor ve fren yapılıyor.
Bu sistemle birlikte sürücüler için otomobil kullanma zevkinin biteceğini söyleyenler haklılar. Ama otomobil kazalarının sürekli arttığı günümüzde, bu zevkten mahrum kalmak kesinlikle küçük bir bedel