4 sonuçtan 1 ile 4 arası

Konu: Çanakkale zaferi...! (mektup)

  1. #1
    berk ogretmen
    BrK_20 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    02/07/2007
    Yaş
    38
    Mesajlar
    311
    Nereden
    İzmir
    Rengi
    Bolero Kırmızı
    Plaka
    35 brk 20
    Edilen teşekkür: 95

    Standart Çanakkale zaferi...! (mektup)

    "KINALI ALİ"

    Üsteğmen Faruk, cepheye yeni gelen askerleri denetlerken, bir yandan da onlarla sohbet ediyor, "Nerelisin?" gibi sorular soruyordu. Gözleri bir ara, saçının ortası sararmış bir delikanlıya takıldı. Yanına çağırdı ve merakla sordu: "Adın ne senin evladım?"

    "Ali, komutanım." "Nerelisin?" "Tokatlıyım, komutanım, Tokat'ın Zile kazasındanım..." "Peki evladım, bu kafanın hali ne? Saçlarının ortası neden kırmızı boyalı böyle?" "Cepheye gelmeden önce, anam saçıma kına yaktı komutanım. Neden yaktığını da bilmiyorum."

    "Peki" dedi üsteğmen. "Gidebilirisin Kınalı Ali." O günden sonra Ali'nin adı, Kınalı Ali oldu. Cephede tüm arkadaşları Kınalı Ali demekle yetinmiyor, saçındaki kınayı da alay konusu yapıyorlardı. Kınalı Ali, arkadaşlarına karşı sevecen ve dürüst tutumu sayesinde, kısa sürede hepsinin sevgisini kazandı. Bir gün memleketine mektup göndermek için arkadaşlarından yardım istedi. "Anama, babama burada iyi olduğumu bildirmek istiyorum. Ama okumam yazmam yok. Biriniz yardım edebilir misiniz?"

    Biri değil, birçok arkadaşı yardıma geldi. "Sen söyle biz yazalım" dediler. Kınalı Ali söylüyor, bir arkadaşı yazıyor, diğeri de söylenenlerin doğru yazılıp yazılmadığını denetliyordu.
    "Sevgili anacığım, babacığım hasretle ellerinizden öperim. Ben burada çok iyiyim, beni sakın merak etmeyin." Kız kardeşini, kendinden küçük erkek kardeşinin sağlığını ve hatırını sorduktan sonra, köydeki herkesin burnunda tüttüğünü ve kimsenin kendisini merak etmemesini söyledikten sonra, "Biz burada var oldukça bilesiniz ki düşman bir adım bile ilerleyemeyecektir" cümlesi ile bitiriyordu.

    Tam zarf kapatılırken, Ali, "İki üç satır daha ekleteceğini" söyleyerek, mektubun sonuna şunları yazdırdı: "Anacığım, beni buraya gönderirken kafama kına yaktın ama, burada komutanlarım da, arkadaşlarım da benle hep dalga geçiyorlar. Cepheye gitmek sırası yakında inşallah kardeşim Ahmet'e gelecek, Onu gönderirken sakın kına yakma saçına. Burda onunla da dalga geçmesinler. Tekrar ellerinden öperim anacığım."

    Gelibolu'da savaş giderek şiddetleniyordu. İngilizler, kesin sonuç almak için tüm güçleriyle yükleniyorlardı. Cephede savaşan askerlerimiz önceleri birer, birer, sonraları beşer, beşer, onar, onar şehit oluyorlardı. Gelibolu düşmek üzereydi. Kınalı Ali'nin komutanı, bu durum karşısında çaresizdi. Kendi bölüğü henüz sıcak temasa hazır değildi. Genç erlerine insan bedeninin süngü ve mermilerle orak gibi biçildiği bu cepheye göndermek zorunda kalmaması için Allah'a dua ediyordu.
    Komutanlarını düşünceli ve sıkıntılı gören Kınalı Ali ve arkadaşları, komutanlarına gidip, ondan kendilerini cepheye göndermesini istediler. Askerlerinin ısrarları üzerine komutanları daha fazla direnemedi ve ölüme gönderdiğini bile, bile bu isteklerini kabul etmek zorunda kaldı. Kınalı Ali ve arkadaşları, sevinç çığlıkları atarak cepheye, bile bile ölüme gidiyorlardı. O gün güle oynaya Gelibolu cephesinde ölümle buluşacakları yere koşan Kınalı Ali'nin bölüğünden tek kişi geri dönmedi. Gidenlerin tümü şehit olmuştu.

    Bu olaydan kısa bir süre sonra Kınalı Ali'ye anne, babasından mektup geldi. Onun yerine komutanı aldı mektubu ve buruk bir ifade ile okumaya başladı. Cepheye gitmeden önce arkadaşlarına yazdırdığı mektubuna aile adına babası yanıt veriyordu.

    "Oğlum Ali, nasılsın, iyi misin? Gözlerinden öperim, selam ederim. Öküzü sattık, parasının yarısını sana gönderiyoruz, yarısını da yakında cepheye gidecek küçük kardeşine veriyoruz. Şimdi öküzün yerine tarlayı ben sürüyorum. Fazla yorulmuyorum da. Sen sakın bizi düşünme." Babası mektupta köydeki herkesten akrabalarından haberler verdikten sonra "şimdi ananın sana diyeceği var" diyerek sözü ona bırakıyordu.

    Mektubun bundan sonraki bölümü Kınalı Ali'nin anasının ağzından yazılmıştı, şöyle diyordu anası:
    "Oğlum Ali, yazmışsın ki, kafamdaki kınayla dalga geçtiler. Kardeşime de yakma demişsin. Kardeşine de yaktım. Komutanlarına ve arkadaşlarına söyle senle dalga geçmesinler. Bizde üç işe kına yakarlar;

    1- Gelinlik kıza. Gitsin ailesine, çocuklarına kurban olsun diye.
    2- Kurbanlık koça. Allah'a kurban olsun diye.
    3- Askere giden yiğitlerimize. Vatana kurban olsun diye. Gözlerinden öper, selam ederim. Allah'a emanet olun."

    KINALI KUZU
    Yozgat’ın Sorgun kazasının Karayakup köyünden cepheye gelen Murat , bölükteki tıbbiye öğrencilerinden Şükrü’ye bir mektup yazdırır :
    “Anacığım kardeşlerimi askere gönderirken başına kına koyma...Zabit efendi bana sordu cevap veremedim.Kardeşlerim de cevap veremeyip mahçup olmasınlar.”
    Bir müddet sonra Murat’ın anasından cevabi mektup yetişir :
    “Ey oğlum , gözümün nuru Murat’ım ! Zabit efendiye selam söyle...Biz kurbanlık koçları kınalar öyle kurban ederiz.Sen dört kardeşin arasında kurbansın.Sen İsmail’sin(as).Sen orada şehit olacaksın inşeallah.Kurbanlık koçlar nasıl kınalanırsa , ben de onun için senin saçını kınalayıp gönderdim.”
    ve mektup çanakkalede murat a ulastıgında Muratın kınalı bası coktan ALLAHINA kurban gitmiştir bile....
    Ve mektup Çanakkale’de Murata kurban gitmiştir bile...

  2. Bu mesajı için 6 kişi BrK_20'ye teşekkür etti:


  3. #2
    berk ogretmen
    BrK_20 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    02/07/2007
    Yaş
    38
    Mesajlar
    311
    Nereden
    İzmir
    Rengi
    Bolero Kırmızı
    Plaka
    35 brk 20
    Edilen teşekkür: 95

    Standart

    Atılla abı tesekkur ederım bu gnun anlam ve onemı ne gore ınternette dolasır ken buna rastladım okuduktan sonra sızlerle paylasmak ıstedım ........

  4. Bu mesaj için teşekkür edenler:


  5. #3
    yusuf şenol çetin
    Yalın - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    09/09/2007
    Yaş
    60
    Mesajlar
    1.445
    Nereden
    İstanbul
    Rengi
    Yok
    Edilen teşekkür: 737

    Standart

    ÇANAKKÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE

    Şu Boğaz Harbi Nedir? Var mı ki dünyada eşi?
    En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
    -Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya
    Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya,
    Ne hayasızca tahaşşüd ki ufuklar kapalı!
    Nerde-gösterdiği vahşetle “bu: bir Avrupalı”
    Dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi
    Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi!
    Eski Dünya, Yeni Dünya bütün akvam-ı beşer
    Kaynıyor kum gibi, Mahşer mi, hakikat mahşer.
    Yedi iklimi cihanın duruyor karşında,
    Osrtralya’yla beraber bakıyorsun ; Kanada!
    Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk.
    Sade bir hadise var ortada : Vahşetler denk.
    Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela...
    Hani tauna da zuldür bu rezil istila...
    Ah o yirminci asır yok mu, o mahluk-i asil,
    Ne kadar gözdesi mevcut ise hakkiyle sefil,
    Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
    Döktü karnındaki esrarı hayasızcasına,
    Maske yırtılmasa hala bize affetti o yüz ...
    Medeniyet denilen kahbe, hakikat yüzsüz.
    Sonra mel’undaki tahribe müvekkel esbab,
    Öyle müthiş ki: Eder her biri bir mülkü harab.
    Öteden saikalar parçalıyor afakı;
    Beriden zelzeleler kaldırıyor a’makı;
    Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
    Sönüyor göğsünün üstünde o aslan neferin.
    Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
    Atılan her lağımın yaktığı: Yüzlerce adam.
    Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtme de yer
    O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...
    Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
    Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.
    Saçıyor zırha bürünmüş de namerd eller,
    Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller.
    Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
    Sürü halinde gezerken sayısız tayyare.
    Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
    Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
    Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
    Alınır kal’a mı göğsündeki kat kat iman?
    Hangi kuvvet onu, başa, edecek kahrına ram?
    Çünkü te’sis-i ilahi o metin istihkam.
    Sarılır, indirilir mevki’-i müstahkemler,
    Beşerin azmini tevkif edemez sun’-i beşer;
    Bir göğüslerse Huda’nın edebi serhaddi;
    “O benim sun’-i bediim, onu çiğnetme” dedi.
    Asım’ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
    İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.
    Şüheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
    O, rüku olmasa, dünyaya eğilmez başlar,
    Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
    Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!
    Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
    Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.
    Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid’i...
    Bedr’in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
    Sana dar gelmeyecek makber’i kimler kazsın?
    “Gömelim gel seni tarihe” desem, sığmazsın.
    Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab...
    Seni ancak ebediyetler eder istiab.
    “Bu, taşındır” diyerek Ka’be’yi diksem başına;
    Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
    Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namıyle;
    Kanayan lahdine çeksem bütün ecramıyle;
    Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan;
    Yedi kandilli Süreyya’yı uzatsan oradan;
    Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına;
    Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına,
    Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;
    Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;
    Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
    Yine bir şey yapabildim diyemem hatırına.
    Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
    Şarkın en sevgili sultanını Salahaddin’i,
    Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran...
    Sen ki, İslam’ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
    O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
    Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;
    Sen ki, a’sara gömülsen taşacaksın... Heyhat,
    Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat...
    Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber,
    Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.


    MEHMET AKİF ERSOY


    berk hocam ellerine sağlık
    tüm şehitlerimizi rahmetle anıyoruz

  6. Bu mesajı için 4 kişi Yalın'ye teşekkür etti:


  7. #4
    Mustafa Emir Ermin
    Mustafa Emir Ermin Fangio - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    16/12/2006
    Yaş
    40
    Mesajlar
    442
    Nereden
    İzmir
    Rengi
    Granit Gri
    Plaka
    35 VV 534
    Edilen teşekkür: 146

    Standart

    Tüm şehitlerimizi saygıyla anıyoruz...

  8. Bu mesajı için 3 kişi Fangio'ye teşekkür etti:


Benzer Konular

  1. Bir city arızası zaferi :):)
    kemalbodrum tarafından City Arızası forumunda yazıldı.
    Cevaplar: 26
    Son Mesaj: 16/08/2012, 14:25
  2. Emeklinin elektrik faturası zaferi
    lektonstar17 tarafından Serbest Kürsü forumunda yazıldı.
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 04/04/2012, 09:40
  3. 18 Mart Çanakkale Zaferi 97. yıl dönümünde şehitlerimizi rahmetle anıyoruz.
    JASMINE tarafından Mustafa Kemal ATATÜRK forumunda yazıldı.
    Cevaplar: 3
    Son Mesaj: 28/03/2012, 14:13
  4. 18 Mart Deniz Zaferi ve Şehitleri Anma Günü
    skydome tarafından Haberler forumunda yazıldı.
    Cevaplar: 15
    Son Mesaj: 19/03/2010, 17:03
  5. --18 Mart çanakkale Zaferi--
    PuNToGiRL tarafından Haberler forumunda yazıldı.
    Cevaplar: 33
    Son Mesaj: 20/03/2007, 19:07

Yer imleri

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  


Forumdaki tüm yazışmalardan üyelerin kendisi sorumludur. Çıkabilecek herhangi bir hukuki durumda, forum yönetimi yetkili merciilerin talepleri doğrultusunda, ilgili üye/üyelerin tüm erişim bilgilerini/kayıtlarını vermekle yükümlüdür. Yeni üye olanlar, maillerine gönderilen onay maillerini onayladıktan sonra, admin onayıyla üye olabilmektedirler. O nedenle üye olurken profil bilgilerinin özenli, doğru ve eksiksiz şekilde girilmesi son derece önemlidir. Üyeler; forumda geçirdikleri zaman zarfında forum kurallarına uymak zorundadırlar. Kurallara aykırı davrandığı tespit edilen üyeler hakkında haber vermeksizin işlem yapma hakkı forum yönetimine aittir. Forum kurallarını okumak için tıklayınız. Unutmayınız; bu ortamdaki özgürlüğünüz, başkalarının özgürlüğüyle sınırlıdır.
Reklam vermek, bilgi & iletişim için: admin@grandepuntotr.com



# Fiat Türkiye Kullanıcı Forumları Network #

www.fiattr.com   |    www.puntotr.com   |    www.grandepuntotr.com   |    www.puntoevotr.com   |    www.bravotr.com   |    www.lineatr.com   |    www.500tr.com   |    www.ottimotr.com   |    www.aegeatr.com