PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : siz ATATÜRK ün oğlu musunuz??



zeynepc
25/06/2007, 15:23
https://pic1.resimupload.com/r9/thumb_284222765.jpg (www.resimupload.com/ds284222765_album_00027.html)
Atatürk'ün manevi oğlu öldü bu hafta; ön ceki gün sessiz sedasız toprağa verildi. 90 yaşındaydı. 90 yılın 22'sini Atatürk'le geçirmişti. Büyük bir tesadüf üzerine ku rulan hayatı, ilginç serüvenler, müthiş ta nıklıklar ve deşifre edilmemiş sırlarla doluydu. Hepsini beraberinde götürdü. Söylenen, M.Ke mal'in O'nu Van'da görüp evlat edindiğiydi. Ça nakkale zaferinden sonra 1916'da Doğu Cephe si'ne tayin olan M.Kemal, orada karşılaştığı sefa letten çok etkilenmiş ve öksüz çocuklardan biri ni yoldaş olarak yanına almıştı.

8 yaşındaki o çocuğun adı Abdürrahim'di.

Ana babasının kim olduğunu bilmeden büyü dü. M.Kemal O'nu İstanbul'a getirip Akaretler'de Zübeyde Hanım'ın yanına yerleştirdi. Zübeyde Hanım'ı anne, Makbule Hanım ile kendisinden 13 yaş büyük olan Fikriye Hanım'ı abla bildi.

1917'de Kemal Paşa'nın Suriye Cephesi'nde yakalandığı bir kum fırtınasında kör olduğu ha beri gelince Zübeyde Hanım Abdürrahim'i kaptı ğı gibi Halep'e koşmuştu. Neyse ki Paşa'nın göz lerinin durumu o kadar ciddi değildi. O gezide Kemal Paşa, Abdürrahim'e bir yerel kıyafet diktirtti ve birlikte fotoğraf çektirdiler. M.Kemal'i, Arap giysileri içindeki bir çocukla gösteren ünlü fotoğraf işte böyle doğdu. Abdürrahim, ilkokulu İstanbul'da okudu. Savaşın en zorlu döneminde yine Mustafa Kemal'in yanında, bu kez Anka ra'daydı. O yıllarda da Fikriye Hanım kendisini okula götürüp getiriyor, dersleriyle ilgileniyor, an ne şevkati gösteriyordu.

Ancak 1923'te işler değişti. Önce Zübeyde Hanım kendisine 20 lira miras bırakarak vefat et ti. Ardından M.Kemal, Latife Hanım'la evlendi. İz mir'deki nikah töreninde artık 15 yaşında olan Abdürrahim de vardı. Nikah sonrası Kemal Paşa, O'nu kayınpederi Muammer Bey'e emanet etti. Latife Hanım O'nun Ankara'daki evine taşınır ken, O da Latife Hanım'ın İzmir'deki evine yer leşti. Bir süre İzmir'de okudu. Yazları Ankara'ya gelip Çankaya sırtlarında Latife Hanım'la at sür dü. "Anne" saydığı Fikriye Hanım'ın ölüm habe rini de İzmir'de aldı. 2 yıl sonra M.Kemal boşan ma kararı alınca Latife Hanım'la yeniden yer de ğiştirdiler: Latife Hanım İzmir'e, Abdürrahim An kara'ya döndü.

Artık üniversite çağındaydı. Kemal Paşa, "oğlu"nun kendisi gibi asker olmasını istemedi. "Artık harp zamanı geçti, şimdi iktisadiyatı ve fenni öğrenmeliyiz" dedi. Abdürrahim'i mühen dislik eğitimi için Berlin Üniversitesi'ne yolladı. Abdürrahim, elektrik mühendisi olarak Türki ye'ye dönüp Ankara Elektrik ve Havagazı İşletmesi'nde çalışmaya başladı. Yedeksubaylığını yaparken Dolmabahçe Sarayı'nda kaldı. Savarona yatının satın alınması görüşmelerinde tercü manlık yaptı.

"Babası"ndan O'na Sadrazam Talat Paşa'nın "Çanakkale muzafferiyeti hatırası" olarak hediye ettiği iki halı ile Cumhuriyet'in 10. yılında İş Ban kası tarafından armağan edilen bir otomobil kal dı. Otomobili Anıtkabir Müzesi'ne hediye etti. Halıları unutulmaz bir dönemden kalan kutsal emanetler olarak evine serdi.



* * *



Ne gösterişi sevmiş, ne "babası"nın adını kul lanmaya tenezzül etmişti.

Emekli olunca evine çekildi. Ortalıkta görün mez, gazetecilerle görüşmezdi.

Mete Akyol, nefis bir röportajla O'nu Türkiye kamuoyuna tanıtana kadar adı bile duyulmadı pek...

Gazetelerde çıkan fotoğrafları Atatürk'e o ka dar benziyordu ki, herkes O'nun üvey değil, ger çek evlat olduğuna inanmaya başlamıştı. 4 yıl önce Mete ağabey, hazırladığım bir belgesel ve silesiyle beni Abdürrahim Bey'e götürmüştü. Son derece sade döşenmiş bir evde, boyu, yüzü, burnu, alın açıklığı, geriye taranmış saçlarıyla gerçekten de Atatürk'ün son dönem fotoğrafla rına tıpa tıp benzeyen bu zarif beyefendi ile tanış tım.

Uzun uzun sohbet ettik, birbirinden ilginç anı lar dinledik. Belgeseli izlerken adeta o günlere döndü; bir şarkı çalmaya başlayınca gizli gizli gözyaşlarını kuruladı. Laf, 'Atatürk'ün gerçek oğ lu olma" iddialarından açılınca yeniden sessizliğe gömüldü. Bu konuda eşine bile bir şey söyleme miş olduğunu farkettim. Üsteleyince, "Bazı sırlar benimle mezara gidecek, lütfen buna saygı gös terin" dedi. Saygıyla boyun eğdik ve vedalaştık.

Bir dönemin sessiz tanığı, önceki gün sırlarıy la mezara gitti.

Geride pek az servet, özenle saklanmış binbir anı ve çoklarına ibret olması gereken bir yaşam bıraktı.
can dündar
. : CAN DÜNDAR : : : . - Atatürk'ün oğlu? (https://www.candundar.com.tr/index.php?Did=1632)15/8/1998

Misafir2
25/06/2007, 16:04
paylaşım için teşekkürler zeynep büyüksün

zeynepc
25/06/2007, 16:08
ne demek görevimiz :)

Misafir2
25/06/2007, 16:09
şu anımasyona gıcık olmaya başladım ya
ne öyle tınlamıyorum der gıbı bır surat ifadesı

zeynepc
25/06/2007, 16:11
şu anımasyona gıcık olmaya başladım ya
ne öyle tınlamıyorum der gıbı bır surat ifadesı

halbuki göz kırpma-aynı fikirdeyiz anlamında abicim :wub00000:

Misafir2
25/06/2007, 16:12
değiştırmışsın teşekkür ederım bu daha hoş ve samımı bak
diğerı adamı tınlamıyormuş izlenımı verıyor

Er-NnN
25/06/2007, 16:14
paylaşım için teşekkürler zeynep... :)

GaladrieL
25/06/2007, 16:23
Bugün sana diyebilecek bişey bulamıyorum artık.. Teşekkürler Zeynom...

Misafir2
25/06/2007, 16:35
Bugün sana diyebilecek bişey bulamıyorum artık.. Teşekkürler Zeynom...

kalbi kadar güzel olan paylaşımları var gerçekten

zeynepc
25/06/2007, 16:40
kalbi kadar güzel olan paylaşımları var gerçekten

teşekkür ederim..şımarıyorum ama:sevgi::sevgi::sevgi::innocent:

ufuk61
25/06/2007, 16:42
zeynepcim bu güzel paylaşım için sonsuz teşekkürler

zeynepc
25/06/2007, 16:44
ne demek,bunları bilmek hatırlamak paylaşmak bizim boynumuzun borcu :)

albedo
25/06/2007, 16:51
gerçekten güzel bi yazı teşekkürler zeynep...ama bi şeye çok üzüldüm atamızdan bize kalan birine keşke daha fazla değer verişmiş olsaydı....

zeynepc
25/06/2007, 16:58
Efet :(