PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Yüce Önder Mustafa Kemal ATATÜRK



ghost rider
09/01/2007, 10:33
Atatürk Hakkında bunları biliyormuydunuz...

1."ATA"Lafını Sevmezdi
"Atatürk" hitabını ilk kez dönemin Türk Dil Kurumu Bşk. bir konuşmasında kullanmış, M.Kemal de çok beğenerek soyadı olarak aLmıştı.Kendisine "Ata" diye hitap edilmesinden hiç hoşlanmazdı.

2.EN SEVDİĞİ YEMEK
Manastır Askeri Lisesi yıllarından kalan bir alışkanlıkla hayatı boyunca en sevdiği yemek kuru fasulye- pilav olarak kaldı.Tatlı sevmezdi ama canı tatlı istediğinde gül reçeli yerdi.

3.EN BÜYÜK HAYALİ DÜNYA TURUNA ÇIKMAKTI
Ömrü yetseydi bir dünya turuna çıkıp Türk dili ve tarihi üzerindeki çalışmalarını genişletmek en büyük hayaliydi.

4.BAŞUCU KİTABI "ÇALIKUŞU"YDU.
Binlerce kitabı vardı.Ama Reşat Nuri Güntekin`in ünlü Çalıkuşu romanını hayatı boyunca, hatta cephede bile başucundan ayırmaz, her gün rastgele bir yerinden açar, bir kaç sayfa okurdu.

5.KABUL SALONUNDAKİ AT YAVRUSU
Atlardan sonra en sevdiği hayvan köpekti. "Fox" adını verdiği köpeği, Gazi`nin yatağının ayak ucunda uyurdu.Hayvanlara düşkünlüğü o dereceydi ki bir gün misafirlerinin de görebilmesi için yeni doğmuş bir tayla annesinin Çankaya Köşkü kabul salonuna getirilmesini bile emretmişti.

6.TAM BİR SALON ADAMI
En sevdiği dans valsti. Müzik zevki çeşitlilik gösteriyordu.Klasik Batı müziği dışında Anadolu ezgilerini de severek dinlerdi.

7.GÖMLEKLERİNİN TÜMÜ BEYAZDI
Gömleklerinin hepsi beyazdı. Bu gömlekler ilk yıllarda İsviçre`de özel olarak dikililen sonra yerli malı kullanma kampanyasına öncülük edebilmek için Beyoğlu`nda bir terziye diktiriLmeye başlanmıştı.

8.DOLABINDA LACİVERDE YER YOKTU
Takım elbiselerinin tasarımlarını hep kendisi çizerdi.Lacivert takım giymeyi sevmezdi.

9.ÖLÇÜLERİ
Boyu 1.74 idi.Hayatının son dönemlerine kadar 76 olan kilosu hastalığının ilerlemeye başlamasıyla 46 ya kadar düşmüştü. 43 numara siyah rugan ayakkabı giyerdi

10.RUMELİ ŞİVESİ
Özenli ve temiz bir Türkçe konuşurdu.Ancak bazı kelimeleri Rumeli şivesiyle telaffuz ederdi.

11.HAZİN BİR HİKAYE
Hayatında bir dönem çok önemli yer tutan M.Kemal`in evlenmesinden sonra hayatına trajik bir şekilde son veren Fikriye Hanım`ın mezarının nerede olduğu bilinmiyor.

12.CUMHURBAŞKANLIĞINDAN SIKILIYORDU.
Hayatının çoğunu geçirdiği savaş cephelerinden sonra Cumhurbaşkanı olarak geçirdiği yıllar ona bir tecrit yaşantısı gibi geliyor, çok sevdiği halkından ve sade bir vatandaş yaşamından uzaklaştığını düşünüyordu.

13.PAPA`NIN TEMSİLCİSİNE ELBİSE
Kıyafet Kanunu çerçevesinde tüm din adamlarının dini kıyafetleriyle sokağa çıkmaları yasaklanınca, Monsenyör Roncalli`ye kendi terzisi Kemal Milaslı eliyle bir koleksiyon hazırlattı.

14.KENDİSİ TIRAŞ OLMAZDI.
Sabah kahvaltılarıyla arası hiç hoş değildi.Yataktan kalkar kalkmaz odasındaki divanın üzerine bağdaş kurarak oturur, günün ilk kahvesini sigarasını içerdi.Bir özelliği de kendi kendine tıraş olmamasıydı.

15.DÜZEN TAKINTISI VARDI
Evinde ,çevresinde hatta konuk olduğu evlerde bile eğri duran eşyaları düzeltmeden rahat edemezdi.

16.HOŞGÖRÜLÜ LİDER
Köylünün birinin gazete kağıdına sardığı tütünü içmeye çalışırken eli yanmış ,"Alın bunu kendi içsin"diyerek Atatürk`e küfretmişti.Mahkemeye çıkarılacaktı. Atatürk olayı dinledikten sonra "Onu mahkemeye vereceğinize doğru dürüst sigara içmesini temin edin" dedi

17.SİGARA PAZARLIĞI
Hastalığının başlangıcında kendisini muayene eden Dr.Fissinger günde kaç paket sigara içtiğini sormuş, Atatürk "sekiz" demişti. Doktor bunu günde bir pakete indirmesi gerektiğini söyleyince gülümseyerek cevap vermişti:"Ben zaten bir paket içiyorum. Bundan sonra bunu sizin izninizle yapacağım"

18."BU NASIL HALKÇILIK?"
Bir sabah milletvekilleri ile trene binmişti.Kondüktörün milletvekillerinden bilet parası almamasına şaşırmış nedenini sormuştu.Trenin milletvekillerine bedava olduğunu öğrenince epey sinirlenmiş "Ne de güzel halkçılık ama" demişti.

19."LAİKLİK ADAM OLMAKTIR!"
İlk mecliste üyelerden biri laikliğin ne manaya geldiğini anlayamadığını söyleyince Gazi sinirlenmiş elini kürsüye vurarak , "Adam olmak demektir hocam, adam olmak!"demiştir.

20.KURBANLARI BAĞIŞLARDI.
Gittiği yurt gezilerinde kendisi için kurban edilen hayvanlara bakamaz böyle durumlarda sırtını döner yada kesilmelerini engellerdi

21.YABANCI DİLE MERAKI
Askeri lisede öğrenmeye başladığı Fransızcayı sonraki yıllarda geliştirdi. Zengin bir kelime bilgisi vardı.

22.FASULYESİNE POKER
Kumardan hoşlanmaz ama arkadaşlarıyla fasulyesine poker oynardı.Oyun sonunda kazandıklarını iade ederdi.

23.KAN GÖRMEYE DAYANAMAZDI
Cephelerde düşmanla göğüs göğüse savaşmış biri olarak en ilginç özelliği savaş meydanları dışında kan görünce fenalaşmasıydı.

24.KULAKLARI DUYNA TEK KİŞİ
Fransız tarihçisi Herriot Ankara`ya geldiğininde Gazi`nin kulaklarının duyuyor olmasına şaşırmış anılarında bunu espirili bir dille anlatmıştı: "T.C`de bir tane kulakları duyan kişi var onu da Cumhurbaşkanı yapmışlar"

25.BİR RİCASI BAŞ AÇTIRDI
Bir gün halk arasında dolaşırken çarşaflı bir kadına rastlamış, "Hafız Hanım benim hatırım için başındaki örtüyü açar mısın?" diye sormuştu. Kadın baş örtüsünü açarak , Atatürk`ün önünde eğildi ve ellerini öptü

26.BİLARDO VE YÜZME
Sportmen kişiliği vardı.Hegün at biner , yüzmeye gider ve bilardo oynardı.

27.EN BAŞARILI DERSİ
Eğitim hayatı boyunca en başarılı dersi matematikti. Pozitif bilimlere ilgisi hayatı boyunca sürdü.

28.YAĞCILARA GEÇİT YOK
Yağcılığa çok kızardı. Bir akşam sofrasında kendisine gereksiz şekilde iltifat eden Abdülhak Hamit`e müdahale etti.

29.SON YILBAŞI GECESİ
1937`yi 1938`e bağlayan son yılbaşı gecesini Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras ile başbaşa geçirmişti.O gece dolabındaki bazı elbiseleri bakana hediye etmişti

30.KÖŞKTEKİ GÜVERCİNLİK
Kuşları çok severdi.Çankaya Köşkü`nde özel bir bakıcının ilgilendiği güvercinliği vardı

ghost rider
09/01/2007, 10:37
https://img219.imageshack.us/img219/3562/261agft3.jpg (https://imageshack.us)

ghost rider
09/01/2007, 10:43
https://img163.imageshack.us/img163/1627/632818758812197887cs6.jpg (https://imageshack.us)

ghost rider
09/01/2007, 10:45
https://img176.imageshack.us/img176/5808/muhtesemcevap5cs1gygc0.jpg (https://imageshack.us)

ghost rider
09/01/2007, 11:00
Kurtulus ve canakkale savaslarindan sonra ataturku ziyarete gelen ingiliz kralini ataturk odasinda karsilarken.ingiliz krali sorar "tamam da tum bu savasların zorluklarin ustesinden gelerek nasil boyle bir vatana sahip oldunuz" diye ataturk cevap vermeden yaverini cagirir ve masada bulunan silahi gostererek yaverinin kendisini vurmasini emreder yaver hic tereddutsuz silahi alir ve kafasina sikar ama silah bostur.ataturk yaverini gostererek ISTE BOYLE der.

**************************************************


Kurtulus savasi sonrasi fransa krali ataturku ziyeret eder.ataurk onu sivil kiyafetleri ile karsilama salonunda karsilar.fransa krali direk konuya girerek akdeniz ve guneydogunun kendilerine verilmesi konusunda konusmaya baslar.ataturk kraldan musade ister ve yukari kata cikar 5 dk sonra merdivenlerden uniformasiyla inen ataturk kralin karsisina gelir ve SİMDİ KONUSALİM der.


************************************************** **
Yugoslav Kralı Aleksandr ile ATATÜRK
Yugoslav Kralı müteveffa Aleksandr, Balkan Atlantı'nın imzasını takip eden günlerde memleketimize gelmişti. Atatürk'le sohbeti sırasında, şahsına ve Türk Milleti'ne karşı duyduğu yakınlığı ve iyi hisleri ifade için dedi ki:

"-Cihan Harbini takip eden mütareke günlerinde, İtilaf devletleri Yunanistan'dan evvel Türkiye'yi işgali bana teklif etmişlerdi. Fakat hiç tereddüt etmeden bu teklifi reddettim, bunun üzerine Yunanlıları tercihe mecbur kaldılar."

Mustafa kemal muhatabının sözlerini sükunetle dinledi ve birden yerinden kalkıp, muhatabını şaşkınlık içinde bırakarak elini sıktı:

"-Size ve milletinize geçmiş olsun Ekselans..." dedi.

Ve anlatmak istedi ki, Türk topraklarına saldıran kim olursa olsun akibeti değişmeyecekti!

Mısafır
10/01/2007, 19:05
Atatürk'le ilgili resim makale yazı ve Tarihimiz hakkında paylaşım başlığı.
Yorumlar ve kişisel görüşler silinecektir.

Saygılar.

Sezgintr
15/01/2007, 02:29
Emeğinize sağilık çok güzel olmuş bi kopyalarınıda kendime alıcam.

kültigin
20/01/2007, 22:35
Türkiye Cumhuriyetinin İlk kadın pilotu Sabiha Gökçen anlatıyor:

>>> > >Gazi Çiftliğinde dolaşıp hava alırken oldukça yaşlı bir kadına rastladık. Atatürk attan inerek bu ihiyar kadının yanına sokuldu.
>>> > >- Merhaba nine
>>> > >
>>> > >Kadın Ata'nın yüzüne bakarak hafif bir sesle;
>>> > >
>>> > >- Merhaba dedi.
>>> > >
>>> > >- Nereden gelip nereye gidiyorsun? Kadın şöyle bir duralayıp,
>>> > >
>>> > >- Neden sordun ki, dedi. Buraların sabısı mısın? Yoksa bekçisi mi?
>>> > >
>>> > >Paşa gülümsedi.
>>> > >
>>> > >- Ne sahibiyim ne de bekçisiyim nine. Bu topraklar Türk milletinin malıdır. Buranın bekçisi de Türk milletinin kendisidir. Şimdi nereden gelip nereye gittiğini söyleyecek misin? Kadın başını salladı.
>>> > >
>>> > >- Tabii söyleyeceğim, ben Sincan'ın köylerindenim bey, otun güç bittiği, atın geç yetişdiği kavruk köylerinden birindeyim. Bizim mıhtar bana bilet aldı trene bindirdi, kodum Angara'ya geldim.
>>> > >
>>> > >- Muhtar niçin Ankara'ya gönderdi seni?
>>> > >
>>> > >- Gazi Paşamızı görmem için. Başını pek ağrıttım da.... Benim iki oğlum gavur harbinde şehit düştü. Memleketi gavurdan kurtaran kişiyi bir kez görmeden ölmeyeyim diye hep dua ettim durdum. Rüyalarıma girdi Gazi Paşa. Bende gün demeyip mıhtara anlatınca, o da bana bilet alıverip saldı Angaraya, giceleyin geldimdi. Yolu neyi de bilemediğimden işte ağşamdan beri böyle kendimi ordan oraya vurup duruyom bey.
>>> > >
>>> > >- Senin Gazi Paşa'dan başka bir isteğin var mı? Kadını birden yüzü sertleşti.
>>> > >
>>> > >- Tövbe de bey, tövbe de! Daha ne isteyebilirim ki... O bizim
>>> > >vatanımızı gurtardı. Bizi düşmanın elinden kurtardı. Şehitlerimizin mezarlarını onlara çiğnetmedi daha ne isteyebilirim ondan? Onun sayesinde şimdi istediğimiz gibi yaşıyoruz. Şunun bunun gavur dölünün köpeği olmaktan onun sayesinde kurtulmadık mı? Buralara bir defa yüzünü görmek, ona sağol paşam! Demek için düştüm. Onu görmeden ölürsem gözlerim açık gidecek. Sen efendi bir adama benziyon, bana bir yardım ediver de Gazi Paşayı bulacağım yeri deyiver. Atatürk'ün gözleri dolu dolu olmuştu, çok duygulandığı her halinden belliydi. Bana dönerek,
>>> > >
>>> > >- Görüyorsun ya Gökçen, işte bu bizim insanımızdır... Benim köylüm, benim vefalı Türk anamdır bu. Attan indim. Yaşlı kadının elini tuttum anacığım dedim, sen gökte aradığını yerde buldun, rüyalarını süsleyen, seni buralara kadar koşturan Gazi Paşa yani Atatürk işte karşında duruyor.
>>> > >
>>> > >Köylü kadın bu sözleri duyunca şaşkına döndü. Elindeki değneği yere fırlatıp, Atatürk'ün ellerine sarıldı. Görülecek bir manzaraydı bu. İkisi de ağlıyordu.

İki Türk insanı biri kurtarıcı, biri kurtarılan, ana oğul gibi sarmaş dolaş ağlıyorlardı. Yaşlı kadın belki on defa öptü atanın ellerini. Ata da onun ellerini öptü. Sonra heybesinden küçük bir paket
çıkarttı. Daha doğrusu beze sarılmış bir köy peyniri. Bunu Atatürk'e uzattı;
>>> > >
>>> > >- Tek ineğimim sütünden kendi ellerimle yaptım Gazi Paşa, bunu sana hediye getirdim. Seversen gene yapıp getiririm.
>>> > >
>>> > >Paşa hemen orada bezi açıp peyniri yedi. Çok beğendiğini söyledi.
>>> > >
>>> > >Sonra birlikte köşke kadar gittik. Oradakilere şu emri verdi;
>>> > >
>>> > >"Bu anamızı alın burada iki gün konuk edin. Sonra köyüne götürün.
>>> > >Giderken de kendisine benim bütcemden üç inek verin armağanım olsun."

Misafir2
20/01/2007, 22:40
elıne koluna ve yüreğine sağlık kardeşim gönlün gıbı şansın ve bahtınında büyük olmasını temennı ederım
allah herkese nasıp etsin içindeki duygularını

kültigin
22/01/2007, 11:28
elıne koluna ve yüreğine sağlık kardeşim gönlün gıbı şansın ve bahtınında büyük olmasını temennı ederım
allah herkese nasıp etsin içindeki duygularını

GÜZEL DİLEKLERİN İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM.
EE BİLMEK LAZIM BUNBLARI DEĞİL Mİ

kültigin
22/01/2007, 11:36
Atatürk, Kurtuluş savaşından çok önce, ittihatçıların Trakya´da 1907´de yaptıkları bir toplantı sırasında, bir Türkiye haritası çizmişti. Orada bulunanların anlattıklarına göre,o günkü Osmanlı devleti sınırlarıyla hiçbir ilgisi olmayan ve o zaman hiçbir anlam veremedikleri bu harita, gelecekte, yine Atatürk´ün kuracağı Türkiye Cumhuriyeti´nin haritası olacaktı. Haritada bugünkü sınırlarımıza uymayan tek bir fark vardı; Atatürk, bizden ayrılmasına gönlünün bir türlü razı olmadığı Kerkük´ü de Türkiye topraklarına katmıştı.

nasrettinhoca
23/01/2007, 18:53
Atatürk ile ilgili bilinmeyen konular hakkında bir slayt...İzlemenizi tavsiye ediyorum...

https://dosyam.net/?id=qvdpnk

Linos
23/01/2007, 19:00
Bugün okudum, paylaşayım istedim...;)

Torpil

Yil 1934, o donemde Milli Egitim Bakanligi Ulus'ta dir.
Bakan ise Nigdeli Abidin OZMEN'dir. Bakan, makaminda calismaktadir.
Kapi calinir.
- Bakanin gür sesi: "Giriniz!"
ATATURK'un Yaverlerinden biri, yaninda iki cocukla makama girerler.
Hosen sonra Yaver, Bakan Abidin OZMEN'e bir zarf uzatir.
Konuklara yer gosterir ve zarfi acar. ATATURK'ten gelen bir mektuptur bu:
"Bay Abidin OZMEN, Milli Egitim Bakani...."

Abidin OZMEN zarfi ozenle acar ve mektubu dikkatle okur:

"Yaver Bey'le, size iki fakir ve kimsesiz cocuk gonderiyorum.
Bu cocuklari, uygun goreceginiz, bir liseye (parasiz yatili olarak) kaydini yaptirip..."
Bu, ATATURK'un bir emridir. Kesinlikle yerine getirilecektir.

Bakan Abidin OZMEN, Orta Ogretim Genel Muduru'nu cagirtir ve şu direktifi verir:
"Yaver Bey'in yanindaki bu iki cocugun evrakini aliniz ve bu cocuklari Haydarpasa Lisesi'ne parali yatili olarak kaydini yaptirip her ikisi icin de ucer yillik parali yatili makbuzlarinin 'Veli ve adres hanesine ATATURK'un ismini yazdirarak bana getiriniz." der.

Bakanin emri yerine getirilmistir. Abidin OZMEN de kisa bir mektup yazarak Yaver Bey'le ATATURK'e yollar.

Mektubun icerigi şöyledir: "Muhterem ATATURK, Yaver bey'le gondermis
oldugunuz iki cocuk hakkinda emirlerinizi aldim. Ancak, arkasinda
Turkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve Cumhurbaskani ATATURK
gibi biri bulundugu icin; bu iki cocugu fakir ve kimsesiz olarak
kabul etmeme, hem yasalarimiz, hem de mantigimiz izin vermedi. Bu
nedenle her iki cocugun da emirleriniz geregi Haydarpasa Lisesi'ne
parali yatili olarak kayitlarini yaptirdim.Cocuklarin ucer yillik
okul taksitlerine ait makbuzlari ekte takdim ediyorum..."

ATATURK bu mektup uzerine, devrin Basbakani Ismet Inonu'ye telefon
ederek: "Bak"demis, "Senin Milli Egitim Bakanin bana ne yapti"
diyerek olayi anlatmis.
Inonu, Bakan'i adina özür dilemis.

ATATURK: "Yok!" demis "özür dileme. Cok memnun oldum. Keske
her devlet adami bu medeni cesarete sahip olabilse ve dogruyu
gosterebilse..."

Linos
25/01/2007, 13:03
Yıkın Heykellerimi...

https://dosyam.net/?id=6dphsk

x-troy
04/03/2007, 16:30
Hiç fark etmez forum forumdur.. Bu başlık açılmasaydı gidecektim zaten bu siteden..

Ata'ya Göre kendisi buyrun:

İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal... İkinci Mustafa Kemal, onu "ben" kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur!

***

Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kâfidir.

***

Büyük ölülere matem gerekmez, fikirlerine bağlılık gerekir.

***

Ben, manevî miras olarak hiçbir nass-ı katı, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevî mirasım, ilim ve akıldır. Benden sonrakiler, bizim aşmak zorunda olduğumuz çetin ve köklü müşkülât önünde, belki gâyelere tamamen eremediğimizi, fakat asla taviz vermediğimizi, akıl ve ilmi rehber edindiğimizi tasdik edeceklerdir. Zaman süratle dönüyor, milletlerin, cemiyetlerin, fertlerin saadet ve bedbahtlık telâkkileri bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişimini inkâr etmek olur.

***

Benim, Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra, beni benimsemek isteyenler, bu temel mihver üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevî mirasçılarım olurlar.

***

Bir zamanlar gelir, beni unutmak veya unutturmak isteyen gayretler belirebilir. Fikirlerini inkâr edenler ve beni yerenler çıkabilir. Hatta bunlar, benim yakın bildiğim ve inandıklarım arasından bile olabilir. Fakat, ektiğimiz tohumlar o kadar özlü ve kuvvetlidirler ki bu fikirler, Hint'ten, Mısır'dan döner dolaşır gene gelir, verimli neticeleri kalpleri doldurur.

***

Hayatımın bütün devrelerinde olduğu gibi, son zamanların buhranları ve felâketleri arasında da bir dakika geçmemiştir ki, her türlü huzur ve istirahatimi, her nevi şahsî duygularımı milletin kurtuluşu ve mutluluğu adına feda etmekten zevk duymayayım. Gerek askerî hayatımın ve gerek siyasî hayatımın bütün devir ve bölümlerini işgal eden mücadelelerimde daima hareket kuralım, millî iradeye dayanarak milletin ve vatanın muhtaç olduğu gayelere yürümek olmuştur.

***

Pekâlâ bilirsiniz ki benim bütün hayatımda bu ana kadar güttüğüm gaye, hiçbir vakit kişisel olmamıştır. Her ne düşünmüş ve her neye girişmiş isem, daima memleketin, milletin ve ordunun adına ve menfaatine olmuştur. Hiçbir zaman şahsımın üstünlüğünü ve sivrilmemi göz önüne almamışımdır.

***

Memleket ve milletin kurtuluşu ve mutluluğu için çalışmaktan başka bir maksadım yoktur. Bu, bir insan için kâfi bir sevinç ve haz temin eder. Benimle beraber olan arkadaşlarım, bütün vatandaşlarım da aynı maksadı takip etmektedirler. Şahsî ve ailevî huzur ve mutluluğun, milletin huzur ve mutluluğuyla ayakta durduğunu, memleketin güvenlik ve dokunulmazlığıyla mümkün olduğunu gerçek ve ciddî bir surette anlamışlardır. Ben ve benimle beraber olanlar, hedefimizin yüceliğine, yolumuzun doğruluğuna eminiz. Bunda asla şüphe ve tereddüdümüz yoktur. Milletimizin, Türk milletinin yakın, uzak tarihine lüzumu kadar bilgimiz vardır, Mazinin derslerini, bugünün ve geleceğin hayatı için göz önünde tutmak dikkatinden mahrum değiliz. Yaptığımız hizmetlerle övünmüyoruz. Yapacağımız hizmetlerin, iftihar sebebi olabileceği ümidiyle avunuyoruz.

***

(Çevresindekilere söylediği bir söz) :
Beni övme sözlerini bırakınız; gelecek için neler yapacağız, onları söyleyin!

***

Benim ihtiraslarım var, hem de pek büyükleri; fakat bu ihtiraslar, yüksek mevkiler işgal etmek veya büyük paralar elde etmek gibi maddî emellerin tatminiyle ilgili bulunmuyor. Ben bu ihtiraslarımın gerçekleşmesini, vatanıma büyük faydaları dokunacak, bana da gerektiği gibi yapılmış bir vazifenin canlı iç rahatlığını verecek büyük bir fikrin başarısında arıyorum. Bütün hayatımın ilkesi, bu olmuştur. Ona çok genç yaşımda sahip oldum ve son nefesime kadar da onu koruyacağım.

***

Allah bilir, hayatımda bugüne kadar orduya faydalı bir üye olabilmekten başka vicdanî bir emel edinmedim. Çünkü vatanın korunması, milletin mutluluğu için her şeyden evvel ordumuzun, eski Türk ordusu olduğunu dünyaya bir daha ispat lüzumuna çoktan inanmış idim. Bu inanca ait emellerimin şiddeti, ihtimal beni pek ziyade aşırı davranışlı göstermişti. Fakat zaman, saf ve temiz dimağlardan doğan fikrî gerçekleri -kabulünden çekinilse dahi- uygulattırır.

***

Bütün vazifelerin üstünde bizim de bir vicdanî vazifemiz vardı; o da, herkesin sudan bir takım vazifeler yaptığı sırada hayatımızı, varlığımızı bu milletin bağrına sokarak, onlarla beraber düşman karşısında uğraşmak olmuştur!

***

Ben vazifemin bitmediğini, yüklendiğim sorumluluğun da yüksek ve çetin olduğunu anlıyorum. Arkadaşlar, bu vazife bitmeyecektir; ben toprak olduktan sonra da devam edecektir! Ben seve seve, sevine sevine bütün varlığımı bu kutsal vazifeye vereceğim ve onun yüksek sorumluluğunu yüklenmekle mesut olacağım. Vazifeme başarı ile devam edebileceğim. Çünkü büyük milletimizin kalp ve vicdanında bana karşı sarsılmaz bir güven ve itimat taşımakta olduğunu görüyorum. Bu benim için büyük kuvvettir, büyük yetkidir.

***

Biz, eğer millet ve tarih önünde herhangi bir hata işliyorsak, bunun sorumluluğunu vicdan ve sağduyumuzda hissetmekten ve ödemekten, hiçbir zaman çekinecek insanlar değiliz.

***

Millet ve memleketin sayesinde kazanılan rütbe ve refahın bir ehemmiyeti, bir kutsallığı vardır. Biz bunlardan, ancak yine bu aziz millet ve memlekete borçlu olduğumuz son bir namus vazifesini yapmak içîn ayrıldık. Milletin kendi hayatını kurtarmak, kendi meşru hakkını müdafaa etmek için çıkardığı sese iştirak etmek, her kendini bilen vatandaşın vazifesidir. Eğer bu millet, bu memleket parçalanacak olursa umumî liğin yıkıntısı altında, şunun bunun kişisel şerefi de parça parça olur. Biz, o umumî şerefi kurtarabilmek için harekete gelen millete ruhumuzla iştirak ettik, iştirakimize mâni olabilecek şahsî rütbeleri, mevkileri de umumî şerefi kurtarmaya yönelik bir gaye uğruna feda ettik.

***

Ben, gerektiği zaman, en büyük hediyem olmak üzere Türk milletine canımı vereceğim.

***

(Mallarını millete bağışlaması nedeniyle söylemiştir) :
Mal ve mülk, bana ağırlık veriyor. Bunları, soylu milletime geri vermekle büyük ferahlık duyuyorum. Zenginlikten ne çıkar; insanın serveti, kendi manevî şahsiyetinde olmalıdır!

***

Hürriyet ve bağımsızlık benim karakterimdir. Ben, milletimin ve büyük ecdadımın en kıymetli mirasından olan bağımsızlık aşkı ile yaratılmış bir adamım! Çocukluğumdan bugüne kadar ailevî, hususî ve resmî hayatımın her safhasını yakından tanıyanlarca bu aşkım bilinir. Bence bir millette şerefin, haysiyetin, namusun ve insanlığın yerleşmesi ve yaşaması, mutlaka o milletin hürriyet ve bağımsızlığına sahip olmasına bağlıdır. Ben şahsen, bu
saydığım özelliklere çok ehemmiyet veririm ve bu özelliklerin kendimde varlığını iddia edebilmek için milletimin de aynı özellikleri taşımasını şart ve esas bilirim. Ben yaşayabilmek için mutlaka bağımsız bir milletin evlâdı
kalmalıyım! Bu sebeple millî bağımsızlık, bence bir hayat meselesidir. Millet ve memleketin menfaatleri gerektirdiği takdirde insanlığı teşkil eden milletlerden her biriyle medeniyet gereğinden olan dostluk ve siyaset münasebetlerini, büyük bir hassasiyetle takdir ederim. Ancak, benim milletimi esir etmek isteyen herhangi bir milletin de bu arzusundan vazgeçinceye kadar amansız düşmanıyım!

***

(Savarona yatında kabul ettiği Romanya Kralı Karol 'un, görüşme sırasında Almanya ile Çekoslovakya arasındaki Südet meselesine temas etmesi ve Atatürk'ten Çekoslovakya Cumhurbaşkanı Beneş 'e bazı telkinlerde bulunmasını rica etmesi üzerine, görüşmeyi dinlemekte olan zamanın Dışişleri Bakam Tevfık Rüştü Aras 'a söyledikleri):
Majeste Kral'm söylediklerini dikkatle dinledim. Benden, bir devlet reisine kendi ülkesinden bir parçayı Almanlar'a terk etmesini tavsiye etmekliğimi mi istiyorlar? Benim gibi, bütün ömrü boyunca yurdunun bağımsızlığı ve bîr karış toprağım başkasına vermemek için savaşan bir adam, inançlarına aykırı bir şeye nasıl aracı olur? Görüyorum ki Majeste Kral, beni ve karakterimi iyi tanımıyorlar.

***

Ölüme doğru en çok atılanlardan biriyim. Kurşun ve gülle yağmuru altında birçok muharebelere iştirak ettim. Hattâ ölüm bir defa, kalbimin yanından sıyırarak geçti. Kalbimin üzerinde bir saat vardı ve bu saat, mermi parçasının şiddetini kırdı.

***

Her zaman tekrar mecburiyetinde kalıyor ve tekrarı da faydalı görüyorum ki, eğer ben milletime herhangi bir hizmette bulunmuşsam, eğer ben herhangi bir teşebbüste ön ayak olmuşsam, bu hizmet ve teşebbüsün temel kaynağı, saygılar ve sevgilerle bağlı olduğum, bundan sonra da saygı ve sevgiyle mutluluk ve refahına varlığımı, hayatımı vereceğim aziz milletime, sizlere dayanmaktadır. Bir millette güzel şeyler düşünen insanlar, fevkalâde işler yapmaya kabiliyetli kahramanlar bulunabilir. Ama öyle kimseler yalnız başına hiçbir şey olamazlar; meğer ki bir umumî hissin ifadesi, temsilcisi olsunlar! Ben milletimin düşünce ve duygularını yakından tanımaktan, aziz milletimde gördüğüm kabiliyet ve ihtiyacı belirtmekten başka bir şey yapmadım. Onun bu kabiliyet ve duygularını sezip tanımakla övünüyorum. Milletimdeki, bugünkü zaferleri doğurabilecek özelliği görmüş olmak... Bütün bahtiyarlığım işte bundan ibarettir.

***

x-troy
04/03/2007, 16:34
bir anısı buyrun:
Atatürk Amasya
> >ziyaretinde Vali konağında yörenin ileri
> >gelenleriile
> >sohbette. Bir ara tam karşısında
> >oturan birine takılırgözleri.
> >Yaşıellinin üzerinde bu adam
> >beline kadar inen sakalıyla
> >Atatürk'ün
> >dikkatini
> >çeker.
> >
> >Ata, yanındaki valinin kulağına eğilip
> >sorar; Kimdir bu?
> >
> >Vali yanıt verir; Efendim
> >kendisi Şıh'tır. Yörede çok hatırlısı
> >vardır.
> >
> >Atatürk Şıh'ıyanına çağırır ve;
> >"Bak baba, imanın ölçüsü sakalın
> >boyunda
> >değildir. Şunu
>rica
>
>etsem de en azından Peygamber efendimizinki
> >gibi
> >kısaltsan"der ve eliyle de boyun altı
> >hizasını gösterir.
> >
> >Şıh;
> >"Emrin olur Paşam" diyerek yerine
> >çekilir.
> >
> >Aradan zaman geçer, bir akşam Atatürk
> >Amasya'daki Şıh'ı hatırlar
> >ve
> >Valiyi telefonla arayıp durumu
> >sorar.Vali nasıl söyleyeceğini
> >bilememekle
> >birlikte, Şıh'ın sakal boyunda
> >en küçük bir kısalma bile
> >olmadığını
> >aksine kimselere el
> >sürdürmediğini anlatır. Atatürk telefonu
> >kapatır,
> >kağıdı kalemi eline alır ve az sonra
> >nazırını çağırıp,yazdığı
>
>yazıyı
> >Amasya Valiliği'ne tebliğ
> >etmesini ister. Ertesi gün
>Amasya'dan
> >bir
> >haber gelir ki Şıh
> >Efendi Ata'yı görmek üzere Ankara'ya
> >yola
> >çıkmış... Şıh gelir Ata'nın
> >karşısına çıkar. Sakal tamamen
> >kesilmiş,sinekkaydı bir
> >tıraşolunmuş, saçlar kısaltılmış, kılık
> >kıyafet
> >baştan sona değiştirilmiş, bambaşka bir
> >görünüme
> >bürünülmüştür.Atatürk'ün mesai arkadaşları
> >bu değişimi anlayamaz
> >ve
> >Ata'ya
> >sorarlar;
> >
> >"Aman Paşam, o Şıh ki
> >sakalına el dahi sürdürmezdi,
siz ne
> >ettinizde
>
>kökünden kesmesini
> >sağladınız? "
> >
> >Ata gülümser, sonra da yanındakilere
> >dönüp; "Dün akşam
> >Amasya
> >Valiliği'ne bir
>yazı
> >gönderdim ve Şıh'ı Afyon'a vali
> >atadığımı
> >bildirdim" der. Ardından da yeni
> >bir yazı hazırlayıp nazırına
> >bu
> >yazıyı da Şıh'avermesini
> >söyler.
> >
> >Yazıda söyle yazmaktadır; "İnancın ölçüsünün
> >sakalda olmadığını anladığına
> >sevindim.
> >Valilikmeselene gelince, bugün koltuk
uğruna kırk
> >yıllık
> >sakalından vazgeçebilen yarın
> >başka şeyler için
milletinden
> >bile
> >vazgeçebilir. Seni böylebir
> >ikileme mahkum bırakmayalım.
> >Kalsağlıcakla...

x-troy
04/03/2007, 16:37
Atatürk`ün dünyada `başöğretmen' sıfatlı tek lider
olduğunu, Bir geometri kitabı yazdığını, Üçgen, açı,
dikdörtgen gibi ve 48 tane geometri teriminin
(Türkçe) isim babasının bizzat Mustafa Kemal olduğunu.

Norveççe`de `Atatürk gibi olmak` diye bir deyim
olduğunu.

''Atatürk'' çiçeği'nin adını, çiçeği bulan Wanderbit
Üniversitesi profesörlerinden doktor Kirk Landın`in
koyduğunu ve bu çiçeğin tüm dünyada bu isimle üretilip
satıldığını.

Yunan başkomutanı Trikopis`in, hiçbir zorlama ve baskı
olmadan her Cumhuriyet bayramında Atina'daki Türk
büyükelçiliğine giderek, Atatürk`ün resminin önüne
geçtiğini ve saygı duruşunda bulunduğunu.

''Mimber'' adında bir gazete çıkarttığını ve 52 sayı
yayımlanan gazetede ilk defa sansür kelimesi
geçtiğini.

Kurtuluş Savaşında rütbe alan bir çok kadın
askerlerimizin olduğunu, Dünya tarihine geçen tek bir
üsteğmenimizin olduğunu, Üstteğmen Kara Fatma'nın 700
erkek, 43 kadından oluşan bir müfrezenin reiseliğine
bizzat Atatürk tarafından atanmış olduğunu.

Bir röportajda "Birleşmiş Milletlere üye olmayı
düşünüyor musunuz?" diye sorulduğunda "Şartlarımızı
koyarız, kabullerine bağlı. Biz
müracaat etmeyiz üye olmak için, davet gelirse
düşünürüz" dediğini ve bunun üzerine BM yasasının
değiştirildiğini ve üyeliğe davet
edilen ilk ülkenin Türkiye Cumhuriyeti olduğunu.

1938'de, General McArthur'un en zor, en problemli, en
buhranlı döneminde, danışman, senatör ve bakanlarından
oluşan yüz yirmiden fazla
kişiye; "Şu anda hiçbirinizi değil, büyük istidadı ile
MustafanKemal'i görmek için neler vermezdim" dediğini.

1938'de Ata`nın ölümünde Tahran gazetesinde yayınlanan
bir şiirde; "Allah bir ülkeye yardım etmek isterse
onun elinden tutmak isterse başına Mustafa Kemal gibi
lider getirir" denildiğini.

1996'da Haiti Cumhurbaşkanının vasiyetinde, mezar
taşına yazılmasını istediği metinde; "Bütün ömrüm
boyunca Türkiye'nin lideri Mustafa Kemal Atatürk'ü
anlamış ve uygulamış olmaktan dolayı mutlu öldüm"
yazdığını.

2000'de ABD Başkanı'nın milenyum mesajında; ''
Milenyumun hiç şüphe yoktur ki tek devlet adamı
Mustafa Kemal Atatürk'tür. Çünkü o yılın değil asrın
lideri olabilmeyi başarmış tek liderdir" denildiğini.

2005'de Amerika'nın en ünlü ekonomistlerinden birisi
olan Mr. Johns`un önerisinin "Türkiye ekonomiyle
savaşta bir tek Atatürk'ü örnek alsın yeter" olduğunu.

bilelim.

x-troy
04/03/2007, 16:39
Ata'nın bazı özdeyişleri:

Ne mutlu "Türküm" diyene.

- Geldikleri gibi giderler.

- Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak
Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.

- Bu millete çok şey öğretebildim ama onlara uşak olmayı
bir türlü öğretemedim.

- Yurtta sulh, cihanda sulh.

- Sizlere saldırmanızı değil, ölmenizi emrediyorum.

- Memleketin efendisi hakiki müstahsil olan köylüdür.

- Doğruyu söylemekten korkmayınız.

- Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir.
Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve
hissediyorsanız bu yeterlidir.

- Türkiye Cumhuriyeti mutlu, zengin ve muzaffer olacaktır.

- Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.

- Ordular, ilk hedefiniz Akdenizdir. İleri !

- Büyük hedefimiz, milletimizi en yüksek medeniyet seviyesine
ve refaha ulaştırmaktır.

- Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür.

- Süngülerle, silahlarla ve kanla kazandığımız askeri zaferlerden
sonra, kültür, bilim, fen ve ekonomi alanlarında da zaferler
kazanmaya devam edeceğiz.

- Zafer, "Zafer benimdir" diyebilenindir. Başarı ise,
"Başaracağım" diye başlayarak sonunda "Başardım"
diyebilenindir.

- Egemenlik verilmez, alınır.

- Egemenlik, kayıtsız şartsız ulusundur.

- Milleti kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir.

- Öğretmenler: Yeni nesiller sizlerin eseri olacaktır.

- Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.

- Türk Milleti bağımsız yaşamış ve bağımsızlığı varolmalarının
yegane koşulu olarak kabul etmiş cesur insanların torunlarıdır.
Bu millet hiçbir zaman hür olmadan yaşamamıştır, yaşayamaz
ve yaşamayacaktır.

- Biz Türkler tarih boyunca hürriyet ve istiklale timsal olmuş bir milletiz.

- Milletimiz davranışlarında ve gayretlerinde sarsılmaz bir
bütünlük gösterdiği için başarılı olmuştur.

oceanos
04/03/2007, 16:45
valla yazmakla anlatmakla bitmez.en güzelini kendi sözlerinden alıntı yapan x-troy arkadaşımız yazmış zaten..'BENİ ÖVME SÖZLERİNİ BIRAKINIZ,GELECEK İÇİN NELER YAPACAĞIZ ONLARI SÖYLEYİNİZ!

x-troy
04/03/2007, 17:08
Bu ülkede yasayan her insanin bağımsızlığını ve demokrasisini
borçlu olduğu
insan:

ATATÜRK...


Gençliğinde kot pantolon giyememiş.

Sevgilisinin elinden tutup
hasılat rekorları kiran bir sinema filmine gidememiş...
Padişah ona Trablusgarp Cephesi'nde görev verdiğinde, lüks uçak
şirketinin,
first class koltuğunda viskisini yudumlayarak görev yerine gidememiş...

Halkına bağımsızlık fikrini anlatabilmek için kortej
esliğinde
Mercedes'lerle gezememiş Anadolu'yu...
Kurtuluş hareketini başlatmak için 19 Mayıs'ta Samsun'a ayak basan
ayağında
spor ayakkabısı ya da kovboy çizmesi yokmuş...
Kazandığı her savaştan sonra savaş sahasına fırlayıp moral veren
mini etekli
ponpon kızlar da yokmuş...
Tarih kitaplarına bakılırsa, Yunanlıları İzmir'den denize
döktükten sonra
timsah yürüyüşü de yapmamışlar...
Ülkesinde yapacağı devrimleri, unutmamak için not
alacağı bir
cep bilgisayarı olmadığı gibi, kendisine suikast girişiminde
bulunacakları
da cep telefonundan öğrenememiş!
Atatürk için üzülüyorum. Dağ gibi adam, bir radyo programına faks
çekemeden,
İsmet Pasa için Safiye Ayla'dan bir istek parçası isteyemeden
gitti ..

Lozan Zaferi'nden sonra veya Cumhuriyet'in ilanından sonra
arabaya atlayıp
sabahlara kadar korna çalıp, elinde bayraklarla sokaklarda tur
atamadı.

Evinin balkonuna çıkıp, bir şarjör mermiyi havaya sıkamadı.
Atatürk'e acıyorum...



Sen kalk, dört kadınla evlenebileceğin bir
dönemde dünyaya gel,

sonra değerini bilmeyip tek kadınla evlilik sistemini
getir. Aaaah ah...
Çılgın diskolara gitmek, sabahlara kadar içip, içip rock yapmak,
babasının mersedesini alıp söyle bir Emirgan turu çekmek dururken...
Bunları yapmadı Atatürk...

Keyif çatmadı...
Tüm hayatini ülkesinin kurtuluşuna ve uygarlaşmasına harcadı...

ISTE ONUN IÇIN BÜYÜK ADAMDI ATATÜRK HER FIRSAT ELINDE VARDI. O ISE
SADECE
BU MILLETIN BAGIMSIZLIGINI ISTEDI.

x-troy
04/03/2007, 17:27
bir anı mutlaka okuyun:

Gazi Çiftliğinde dolaşıp
hava alırken
oldukça yaşlı bir kadına
rasladık. Atatürk attan
inerek bu ihiyar kadının yanına sokuldu.
- Merhaba nine
>> > > > >>>>>>
Kadın Ata'nın yüzüne
bakarak hafif bir sesle;
- Merhaba dedi.

- Nereden gelip nereye gidiyorsun?
Kadın şöyle bir duralayıp,

- Neden sordun ki, dedi.
Buraların sabısı mısın? Yoksa bekçisi mi?

Paşa gülümsedi.

- Ne sahibiyim ne de
bekçisiyim nine. Bu
topraklar Türk milletinin
malıdır. Buranın bekçisi
de Türk milletinin
kendisidir. Şimdi nereden
gelip nereye gittiğini
söyleyecek misin?
Kadın
başını salladı.

- Tabii söyleyeceğim, ben
Sincan'ın
köylerindenim bey, otun güç
bittiği, atın geç
yetişdiği kavruk
köylerinden birindeyim. Bizim
mıhtar bana
bilet aldı trene bindirdi,
kodum Angara'ya geldim.

- Muhtar niçin Ankara'ya
gönderdi seni?

- Gazi Paşamızı görmem
için. Başını pek
ağrıttım da.... Benim iki
oğlum gavur harbinde şehit
düştü. Memleketi
gavurdan kurtaran kişiyi bir kez
görmeden ölmeyeyim diye
hep dua ettim
durdum. Rüyalarıma girdi Gazi
Paşa. Bende gün demeyip
mıhtara
anlatınca, o da bana bilet alıveri saldı
Angaraya, giceleyin
geldimdi. Yolu neyi de bilemediğimden işte ağşamdan
belli böyle kendimi ordan
oraya vurup
duruyom bey.

- Senin Gazi Paşa'dan
başka bir isteğin var mı?

Kadının birden yüzü sertleşti.
- Tövbe de bey, tövbe de!
Daha ne isteyebilirim ki... O bizim
vatanımızı gurtardı. Bizi
düşmanın elinden
kurtardı. Şehitlerimizin
mezarlarını onlara çiğnetmedi daha ne
isteyebilirim ondan?
Onun sayesinde şimdi
istediğimiz gibi
yaşıyoruz. Şunun bunun gavur
dölünün köpeği olmaktan
onun
sayesinde kurtulmadık mı?
Buralara bir defa
yüzünü görmek, ona sağol
paşam! Demek için düştüm.
Onu görmeden
ölürsem
gözlerim açık gidecek.
Sen efendi bir adama benziyon,
bana bir yardım
ediver de Gazi Paşayı
bulacağım yeri deyiver.
Atatürk'ün gözleri
dolu dolu olmuştu, çok
duygulandığı her halinden
belliydi. Bana
dönerek,

- Görüyorsun ya Gökçen,
işte bu bizim
insanımızdır... Benim köylüm,
benim vefalı Türk anamdır
bu. Attan indim.
Yaşlı kadının elini tuttum
anacığım dedim, sen gökte
aradığını yerde
buldun, rüyalarını süsleyen,
seni
buralara kadar koşturan
Gazi Paşa yani
Atatürk
işte karşında duruyor.

Köylü kadın bu sözleri
duyunca şaşkına
döndü.
Elindeki değneği yere
fırlatıp, Atatürk'ün
ellerine sarıldı.
Görülecek bir manzaraydı bu.
İkisi de ağlıyordu. İki Türk
insanı biri
kurtarıcı,
biri kurtarılan, ana
oğul
gibi sarmaş dolaş
ağlıyorlardı. Yaşlı kadın
belki on defa öptü atanın
ellerini. Ata da onun
ellerini öptü. Sonra
heybesinden küçük bir paket
çıkarttı. Daha doğrusu
beze sarılmış bir
köy peyniri. Bunu Atatürk'e
uzattı;

- Tek ineğimim sütünden
kendi ellerimle
yaptım
Gazi Paşa, bunu sana
hediye getirdim. Seversen
gene yapıp
getiririm.

Paşa hemen orada bezi açıp
peyniri yedi.Çok
beğendiğini söyledi.
Sonra birlikte köşke kadar
gittik.
Oradakilere
şu emri verdi;
"Bu anamızı alın burada
iki gün konuk edin.
Sonra köyüne götürün.Giderken de kendisine
benim bütcemden üç inek
verin armağanım olsun."

Alıntıdır
ORTADA DOLAŞAN SAÇMASAPAN
MAİLLERİ 10
KİŞİYE YOLLAMAK YERİNE BU TÜR
MAİLLERİ HERKESE YOLLARSAK
BELKİ ATAMIZIN DEĞERİ DAHA ÇOK ANLAŞILIR

erdiyilmaz
04/03/2007, 17:52
çok güzeL bir yazı.
payLaşım için teşekkürLer

Punto06
04/03/2007, 20:20
Teşekkürler

Punto06
04/03/2007, 20:20
Abi çok saol

the_Algn
04/03/2007, 20:26
Teşekkürler paylaşıma...

Misafir2
04/03/2007, 21:45
emeklerınıze sağlık arkadaşlar paylaşımlarınız için

Misafir2
04/03/2007, 21:54
kardeşim yüreğine sağlık
arkadaşlar mod ve yönetıcı arkadaşlardan ricam bu atatürkle ilgılı tüm konuları tek başlık altında olıursa çok daha faydalı olacaktır okumak açısından

the_Algn
04/03/2007, 21:57
kardeşim yüreğine sağlık
arkadaşlar mod ve yönetıcı arkadaşlardan ricam bu atatürkle ilgılı tüm konuları tek başlık altında olıursa çok daha faydalı olacaktır okumak açısından

katılıyorum bence de tek başlık altında düzenlensin daha güzel olur

x-troy
04/03/2007, 22:13
bencede.. hatta anasayfa da en başta olmalı.. diğer konularda ne işi var pek anlayamadım..

bakın arkadaşlar bu benim hergün aktif olduğum diğer bir forumdur. forum zıpkınla balık avı ile ilgilidir.. Atatürk'le ilgili başlığın yerine dikkatinizi çekerim

https://www.sualtiavi.com/forum/

iyi forumlar

Linos
04/03/2007, 22:15
Konular birleştirildi!..:ok:

Misafir2
04/03/2007, 22:18
bencede.. hatta anasayfa da en başta olmalı.. diğer konularda ne işi var pek anlayamadım..

bakın arkadaşlar bu benim hergün aktif olduğum diğer bir forumdur. forum zıpkınla balık avı ile ilgilidir.. Atatürk'le ilgili başlığın yerine dikkatinizi çekerim

https://www.sualtiavi.com/forum/

iyi forumlar


ah babacım bunu ta sıtemız ılk açıldızamanlar söyledımde burası araba sıtesıymış:)))

Misafir2
04/03/2007, 22:19
erdi kardeşimizden rıcam bu konuya eğilirse çok sevınırım

kültigin
05/03/2007, 17:15
Değerli Gpciler!

Ulu Önderimizle ilgili açılan başlığa Atatürk'ün kendisiyle ilgili şu sözü eklemek istiyorum:

İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal... İkinci Mustafa Kemal, onu "ben" kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur!

Nice güzel paylaşımlara...

gokhan_genc
29/03/2007, 19:22
Çalışmadan, yorulmadan, öğrenmeden rahat yaşama yollarını aramayı itiyat haline getirmiş milletler, önce haysiyetlerini ve daha sonra istiklallerini kaybetmeye mahkumdurlar. M. KEMAL ATATÜRK

zeynepc
29/03/2007, 19:33
arkadaşlar bende bişi eklemek istiyorum okuduğum bir kitaptan hatırlıyorum..
yanlız aramızda doktor arkadaşlar varsa lütfen alınmasın yanlış anlamasın..tamamen samimiyeten yazıorum;

Atatürkün son dönemleri..hastadır ve acil tedavi görmesi gerekir.ama o yıllarda ülkemizin tıbbi durumu ve yetişmiş elemanı bellidir.Durumu iyice ciddileşen ATAmıza yaverlerden biri şöyle der:''Atam durumunuzu iyi görmüyorus.hemen Fransadan Almanyadan uzman doktor getirelim!''
ATATÜRK şöyle cevap verir:
''Beni Türk doktorlarına emanet edin!''
Ama daha sonra manevi kızına yazdığı mektupta bu olaydan şöle bahsedicektir:
''Avrupadan doktor çağırsaydık benim hasta olduğum anlaşılır.Şuan memleket için en önemli konu malubiyetle sonuçlanırdı ve HATAY ı alamazdık.'' Memleket meselesi herşeyden önemlidir!!'' der mektubunda

microab
04/04/2007, 14:00
Atatürk'ün şaşırtan fotoğrafı

04 Nisan 2007 Çarşamba 13:47

Atatürk’ün 1935 yılı Şubat ayında Antalya’ya yaptığı gezi sırasında Ege vapurunda çekilen fotoğrafı büyük önderin keyifli günlerinden birini gözler önüne seriyor.

Denizler Kitabevi koleksiyonunda yer alan fotoğrafta Atatürk, Ege Vapuru’ndaki yolculuğu sırasında salıncağa ayakta binerek poz vermiş. Fotoğrafta bacaklarından tutan manevi kızı Ülkü de oyun oynarken görünüyor.

Fotoğrafın bir benzeri sadece Çankaya Köşkü’nün Atatürk Albümü’nde yer alıyor. Atatürk’ün pek bilinmeyen fotoğraflarından biri olan bu karede büyük önderin yanında yaveri ve manevi çocukları bulunuyor. Fotoğraf, Atatürk’ün 1925 yılının Şubat ayında çıktığı Ege ve Akdeniz gezisinde çekilmiş.

https://img84.imageshack.us/img84/1567/atatrkox1.jpg

https://img84.imageshack.us/img84/4971/atatrk2zq7.jpg

Ata nın;"Başka Yerde Yok" dedirtecek fotolarının burada da olması gerektiğini düşündüm...

Misafir2
04/04/2007, 14:08
tşk paylasım için
bende poster şeklıne çerçeve yapılıp duvara asılacak aynı fotolar var isteyene yollaya bılırm

dagored
04/04/2007, 14:25
İşte "KARİZMA" budur....


https://img394.imageshack.us/img394/5996/1927sscbyeresepsiyon11jf.jpg


Bu Masada 32 Kral, 62 Cumhurbaskani var... bakın bakalım kim dikkatinizi çekiyor...

zeynepc
04/04/2007, 14:42
BEN FARKLIYIM..BEN FARKLIYIM..BEN FARKLIYIM..

İŞTE olay budur..o farklı,

xtremetrx
11/04/2007, 21:06
söylenecek tek kelime yok arkadaşlar. ATATÜRK ismi herşeye Herkese yeter