PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : 10 Kasım...73 yıl önce kaybettik Atamızı...



ZAK1980
09/11/2011, 23:57
Atatürk’ün Vefatı Üzerine, Dünya Liderlerinin Atatürk Hakkında Söyledikleri ve Yabancı Basın Organlarında Yazılmış Bazı Yazılar;
“Atatürk’ün ölümü yalnız Türk Milleti için değil, onun örneğine çok muhtaç olan bütün Doğu milletleri için en büyük kayıptır.”
(ELEYYAM Gazetesi, Şam-1938)

“Bir ulusun hayatında bu kadar az sürede bu denli kökten değişiklik pek seyrek gerçekleşir. Bu olağanüstü işleri yapanlar, hiç kuşkusuz kelimenin tam anlamıyla büyük adam niteliğine hak kazanmışlardır. Ve bundan dolayı Türkiye övünebilir.”
(Eleftherios Venizelos, Yunanistan Başbakanı, 1933)

“Bir insana ölümünden sonra bu derece sevgi ve yas gösterileri yapılması milletler tarihinde az görülen şeylerdendir.”
(ATHİNAİKA, Atina, 12 Kasım 1938)

“Sakarya Savaşı, Sakarya Zaferi, yirmi yaşımın en kuvvetli hatırası olmuştur. O zamanlar, kendi kendime diyordum: Acaba ben de ulusumu böylesine seferber edemez miyim, onun ruhuna kurtarıcı hamleyi, bu dizgin tanımaz ihtirası aşılayamaz mıyım?”
(Habib BURGİBA, Tunus Devlet Başkanı, 1965)

“Atatürk, tarihin her devresi için, insanlığın bir mucizesidir.”
(Suriye)

“Atatürk, dünya üzerinde yeni bir devir açmış bir insandır. Ben, O’nun Türk kadınlarına hak vererek ve bir ülkede anayı, yakışır olduğu yüceliğe eriştirerek Batı’ya ders verdiğini nasıl unuturum.”
(Uluslararası Kadınlar Birliği Delegesi, Prenses Aleksandrina)

“Romanya’da Atatürk’ün ölüm haberi geldiği gün, bütün okullarda dersler tatil edildi.”
(Romanya-Rador Ajansı: Bükreş)

“Milletimiz, en büyük Türk’ün karşısında kederli bir saygı ile eğilmektedir.”
(Romanya)

“Atatürk, başı dumanlı doruklarda yüce bir dağ tepesidir. Siz O’na yaklaştıkça o yükselir ve aranızdaki mesafe sonsuza değin aynı kalır. Devirlerinde büyük gözüken, zamanla küçülen benzerlerinden farkı budur ve böyle kalacaktır.”
(Arriba Gazetesi, Portekiz, 1938)

“O, Türkiye’yi kurmakla bütün dünya uluslarına Müslümanların seslerini duyuracak kudrette olduğunu ispat etti. Kemal Atatürk’ün ölümüyle Müslüman dünyası en büyük kahramanını kaybetmiştir. Atatürk gibi bir önder önlerinde bir ilham kaynağı olarak dikildiği halde Hind Müslümanları bugünkü durumlarına hâlâ razı olacaklar mı?”
(Muhammet Ali Cinnah-Kaidiâzam, Pakistan Cumhurbaşkanı, 1954)

“Bizim aslımız rengi uçmuş bir kıvılcım iken, O’nun bakışı ile cihanı kaplayan ve aydınlatan bir güneş haline geldik.”
(İkbal, Pakistan Millî Şairi)



“Atatürk’ün yaptıkları insanoğlunun kolay kolay yapabileceği şeylerden değildir. O; büsbütün başka bir insandı.”
(El-Mısri Gazetesi, Mısır, 11 Kasım 1938)

“Dünyanın çok nadir yetiştirdiği dahilerdendir. Dünya tarihinin gidişini değiştirmiştir.”
(An Nahar, Beyrut)

“Yüzyıldanberi Küçük Asya’nın çıkardığı en büyük lider.”
(The Japan Chronicle, Kobe)
“Türkler, Atatürk’ü olağanüstü bir tutkunlukla seviyorlar.
Bursa’ya giderken trende rast geldiğim bir çocuğa İstanbul veya Ankara’dan hangisini sevdiğini sordum. Çocuk Ankara’yı sevdiğini söyledi. Nedenini sorduğumda: ‘Ankara’da Atatürk bulunduğu için..’ cevabını verdi.”
(Mısır, El Bela Gazetesi)

“Hayatının sonuna kadar milletinin mutlak güveni ile kurduğu devletin başında muzaffer kumandanının kişiliği, eşi görülmemiş bir karakter örneğidir.”
(Comte Carlo Sforza, İtalya Eski Dışişleri Bakanı)

“Atatürk`ün ölümü ile dünya büyük bir liderini kaybetti.”
(Gazeta Del Popolo Gazetesi, İtalya, 11 Kasım 1938)
“Mustafa Kemal Atatürk, kuşkusuz 20. yüzyılda dünya savaşından önce yetişen en büyük devlet adamlarından biri, hiçbir millete nasip olmayan cesur ve büyük bir inkılâpçı olmuştur.”
(Ben Gurion, İsrail Başbakanı, 1963)

“Atatürk, askeri dehâ ile devlet adamı filozof dehâsını toplamıştır.”
(İspanya)

“İslam dünyasının büyük insan yetiştirme gücünü yitirdiğini öne sürenler, Atatürk’ü hatırlamalı ve utanmalıdırlar.”
(Tahran Gazetesi, İran, 1939)

“Bugün Türkiye, büyük ve yeni bir memlekettir. Ve savaş sonrasının dehşet, sefalet ve bitkinliğinden çıkmış olan bu yeni Türkiye, Atatürk’ün dimağında vücut bulmuştu. O, bu Türkiye’yi kendi elleriyle dünyaya getirdi.”
(Dela Mail Gazetesi)

“Kadınlar başka hiçbir ülkede bu kadar hızla ilerlememişlerdir. Bir ulusun bu derece değişmesi, tarihte, gerçekten eşi olmayan bir olaydır.”
(İngiliz, Daily Telgraph Gazetesi)

“Atatürk, yirminci yüzyılın en büyük mucizesidir.”
(National Tidence Gazetesi, Danimarka, 11 Kasım 1938)

“Eğer tarih bir kalbe sahip olsaydı, Mustafa Kemal’i mutlaka kıskanırdı.”
(Tchang Yang Yee Pan Gazetesi, Çin, 1958)

“Atatürk, bütün Asya kıtasının Ata’sıdır.”
(Çin)

“Biz Çinliler, hepimiz bu yasa katılıyoruz. Zira büyük bir milletin, çok sevilen Büyük Ata’sının ölümü, yalnız Türkiye için değil, aynı zamanda bizim kıtamızda ve bütün dünyada büyük bir boşluk bırakmaktadır.”
(Çin Basını)

“Hiç bir ülke, Atatürk’ün Türkiye’sinin gördüğü değişiklikleri bu kadar hızlı bir şekilde görmemiştir. Bugünün Türkiye’sinin tarihi Mustafa Kemal’in tarihidir.”
(Dness Gazetesi, Bulgaristan, 11 Kasım 1938)

“Türkiye’nin uluslararası ünü, prestij ve otoritesi durmaksızın yükselmiştir.
Milletine bu kadar az zamanda bu ölçüde hizmet edebilen tek devlet adamı Atatürk’tür.”
(Libre Belgique Gazetesi)

“Bir yenilginin uçurumuna düştüğü halde, ilkin neticesiz sanılan İstiklâl Mücadelesini yapan Türk Milleti, önünde saygıyla eğilmeden bu satırlara son veremez.
Zafer neşesiyle kendinden geçmiş bir diplomasinin kararını ‘hayır’ diyerek yırtmak ve yüzlerine fırlatmak örneğini biz Almanlar, Türklere borçluyuz.”
(Alman Askeri Dergisi Vissen Und Vehr)

“Benim üzüntüm iki türlüdür; önce böyle büyük bir adamın kaybından dolayı bütün dünya gibi üzgünüm. İkinci üzüntüm ise, bu adamla tanışmak hususundaki şiddetli arzumun gerçekleşmesine artık imkân kalmamış olmasıdır.”
(Franklin ROOSEVELT, A.B..D. Başkanı)

Scottie
10/11/2011, 06:51
Saygiyla aniyorum.... mekani cennet olsun... her daim izindeyiz.....

USTA
10/11/2011, 09:12
Özlüyorum...

sedini
10/11/2011, 10:02
Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı ve donyalı, hep aynı cevherin damarlarıdır. Bu damarlar, birbirini tanısın. Türk milletinin toplumsal düzenini bozmaya yönelik çabalar boğulmaya mahkûmdur. Türk milleti kendinin ve memleketinin yüksek menfaatleri aleyhine çalışmak isteyen bozguncu, alçak, vatansız ve milliyetsiz beyinsizlerin saçmalamalarındaki gizli ve kirli emelleri anlamayacak ve onlara hoşgörü gösterecek bir topluluk değildir.


M.Kemal ATATÜRK


Saygı ve özlemle anıyorum..

style07
10/11/2011, 11:40
Huzur içinde yatsın saygıyla ve sevgiyle anıyoruz.

levan34
10/11/2011, 11:56
Ömrü cephelerde son derece olumsuz koşullarda geçen Yüce Atatürk ,Kalp rahatsızlığından difteriye, sıtmadan zatürreeye onca hastalığı da yendi.Sanırız yenemediği tek hastalık 2011 de hala devam eden ve ulu Önder'in en çok savaştığı cehalet hastalığıydı.

Yüce Atatürk öyle bir lider ve askerdi ki böbrek ağrıları ile kıvranırken ve ateşi 40 dereceyi bulmuşken bile orduyu sevk ve idare ederdi.


aşağıdaki yazılar bu yazarın kitabındandır..Kaynak: Dr. Eren Akçiçek, "Atatürk'ün Sağlığı Hastalıkları ve Ölümü" (Güven Kitabevi, 2005)

16 Ocak 1912'de, Libya Derne'de toz bulutu içinde kaldı ve gözüne kireç parçası girdi. Hastaneye yattı fakat tamamen iyileşmeden cepheye döndü. Savaş şartlarından ötürü Mart'ta rahatsızlık tekrarladı. Kasım'da Viyana'da muayene olup başarılı bir müdahale geçirmesine rağmen sol gözünde şaşılık kaldı.

Kulak egzaması

Gençliğinden itibaren kulak egzaması vardı. Kulak ağrısıHaziran 1926'da Bursa'da nüksetti. Bu sebeple zaman zaman kulağında iltihaplanma oluyordu.

Difteri

Kardeşleri Ahmet ve Ömer gibi küçük yaşta difteri-kuş palazı geçirdi. Kardeşlerinin aksine hastalığı atlattı.

Kalp rahatsızlığı

Kasım 1923'te savaş sonrasında ve Mayıs 1927'de Nutuk'u hazırlarken çok çalıştığı günlerde kalp krizi geçirdi. Ankara'ya davet edilen iki Alman doktor kahve ve sigaradan uzak durmasını tavsiye etti.

Böbrek rahatsızlığı

20'li yaşlarının başında hayatının sonuna kadar devam edecek ağrılı, sık idrara çıkmaya yol açan, ateş yapan, bazen titreme ve terlemeye neden olan pyelonefrit'e yakalandı. Sürekli böbrek sancılarından ötürü Haziran 1918'de Viyana Cottage Sanatoryumu'nda, ardından Karlsbad'da kaplıca tedavisi görse de, tamamen atlatamadı.

Sıtma

1896'da girdiği Manastır Askeri İdadisi'nde etkisini hayat boyu taşıyacağı sıtmaya yakalandı. Çanakkale Savaşı'nda, Samsun'a çıkarken ve Sivas Kongresi sırasında nöbet geçirdi.

Kaburga kırığı

12 Ağustos 1921'de Polatlı'da cephede attan düştü. Üç kaburga kemiği kırıldı fakat tam iyileşmeden 17 Ağustos'ta cepheye döndü.

57 gibi erken bir yaşta vefat eden Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümüne neden olan hastalık siroz olabilir. Fakat siroza yakalandığında ve bundan önce çeşitli sebeplerden birçok hastalıkla mücadele etti ve onları yendi. Beş kardeşinden Makbule (Atadan) hariç, dördünü erken yaşlarda kaybettiği düşünülürse (Fatma 4, Ahmet 9, Ömer 8, Naciye 12 yaşlarında), Atatürk'ün hayatla kavgası daha iyi anlaşılabilir.

fiko
10/11/2011, 13:14
Saygiyla aniyorum.... mekani cennet olsun... her daim izindeyiz.....

sonsuza kadar

takres
10/11/2011, 14:52
Özlüyorum...


hemde çok...

ibrahim06
10/11/2011, 15:02
Allahın rahmeti üzerinden eksik olmasın. Birlik ve beraberliğimiz bozulmasın.Ankaraya dönünce bir grup öğrencimle Anıtkabre gidip fatiha okuyacağım

krm1983
10/11/2011, 18:56
Seni ve eserini silemeyecekler Atam.

disconnected
10/11/2011, 20:38
saygi ve ozlemle aniyoruz seni atam

ibrahim06
10/11/2011, 20:48
Ömrü cephelerde son derece olumsuz koşullarda geçen Yüce Atatürk ,Kalp rahatsızlığından difteriye, sıtmadan zatürreeye onca hastalığı da yendi.Sanırız yenemediği tek hastalık 2011 de hala devam eden ve ulu Önder'in en çok savaştığı cehalet hastalığıydı.

Yüce Atatürk öyle bir lider ve askerdi ki böbrek ağrıları ile kıvranırken ve ateşi 40 dereceyi bulmuşken bile orduyu sevk ve idare ederdi.


aşağıdaki yazılar bu yazarın kitabındandır..Kaynak: Dr. Eren Akçiçek, "Atatürk'ün Sağlığı Hastalıkları ve Ölümü" (Güven Kitabevi, 2005)

16 Ocak 1912'de, Libya Derne'de toz bulutu içinde kaldı ve gözüne kireç parçası girdi. Hastaneye yattı fakat tamamen iyileşmeden cepheye döndü. Savaş şartlarından ötürü Mart'ta rahatsızlık tekrarladı. Kasım'da Viyana'da muayene olup başarılı bir müdahale geçirmesine rağmen sol gözünde şaşılık kaldı.

Kulak egzaması

Gençliğinden itibaren kulak egzaması vardı. Kulak ağrısıHaziran 1926'da Bursa'da nüksetti. Bu sebeple zaman zaman kulağında iltihaplanma oluyordu.

Difteri

Kardeşleri Ahmet ve Ömer gibi küçük yaşta difteri-kuş palazı geçirdi. Kardeşlerinin aksine hastalığı atlattı.

Kalp rahatsızlığı

Kasım 1923'te savaş sonrasında ve Mayıs 1927'de Nutuk'u hazırlarken çok çalıştığı günlerde kalp krizi geçirdi. Ankara'ya davet edilen iki Alman doktor kahve ve sigaradan uzak durmasını tavsiye etti.

Böbrek rahatsızlığı

20'li yaşlarının başında hayatının sonuna kadar devam edecek ağrılı, sık idrara çıkmaya yol açan, ateş yapan, bazen titreme ve terlemeye neden olan pyelonefrit'e yakalandı. Sürekli böbrek sancılarından ötürü Haziran 1918'de Viyana Cottage Sanatoryumu'nda, ardından Karlsbad'da kaplıca tedavisi görse de, tamamen atlatamadı.

Sıtma

1896'da girdiği Manastır Askeri İdadisi'nde etkisini hayat boyu taşıyacağı sıtmaya yakalandı. Çanakkale Savaşı'nda, Samsun'a çıkarken ve Sivas Kongresi sırasında nöbet geçirdi.

Kaburga kırığı

12 Ağustos 1921'de Polatlı'da cephede attan düştü. Üç kaburga kemiği kırıldı fakat tam iyileşmeden 17 Ağustos'ta cepheye döndü.

57 gibi erken bir yaşta vefat eden Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümüne neden olan hastalık siroz olabilir. Fakat siroza yakalandığında ve bundan önce çeşitli sebeplerden birçok hastalıkla mücadele etti ve onları yendi. Beş kardeşinden Makbule (Atadan) hariç, dördünü erken yaşlarda kaybettiği düşünülürse (Fatma 4, Ahmet 9, Ömer 8, Naciye 12 yaşlarında), Atatürk'ün hayatla kavgası daha iyi anlaşılabilir.


Erol Mütercimler'in yeni kitabı Fikrimizin Rehberi adlı kitabında Atatürkün kanserden öldüğü yazılmakta. Dayanağı Atatürkün ölmeden önce kullandığı ilaçların içerikleri. O ilaçları Hacettepe ve istanbul üniversitesindeki hocalara danıştığı ve bu ilaçların kansere karşı kullanıldığı cevabını aldığı yazar.

jrgakbulut
11/11/2011, 10:20
ne güzel demişti dimi ATAMIZ BENİ HATIRLAYİNİZ....